Pişman Olmuşların Ahiretteki Sözleri

Dünyada iken tevbe ve istiğfâr ile hâllerini ıslah etmeyen gafillerin kıyamet günü pişmanlıklarını nasıl dile getirceğini Kuran haber veriyor. İşte pişman olmuşların ahiretteki sözleri...

Gafletin en kötü ânı, ölüm esnasında tezâhür eder. Bu sebeple bir mü’min; hayatının safhalarını tefekkür ile tâdâd etmeli, gafletle geçen anları için son nefese kadar her dâim istiğfar hâlinde olmalıdır.

Dünyada iken tevbe ve istiğfâr ile hâllerini ıslah etmeyen gafiller, âhirette çok acı fakat faydasız nedâmetlere dûçâr olurlar.

Kur’ân-ı Kerîm’in istikbalden verdiği haberlerle, âhiretteki hüsran dolu nedâmet tablolarında, mücrimler;

يَا لَيْتَن۪ي يَا لَيْتَنَٓا

“Âh keşke!” diyerek pişmanlıklarını dile getirmektedirler.

Cenâb-ı Hak; bize dünyada iken bunları işittirerek, ölmeden önce pişmanlık duyup, nasûh bir tevbeye sarılmamızı istemektedir.

İşte o âyetler:

(Cehennemlikler) yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün;

«–Eyvah bize! Keşke Allâh’a itaat etseydik, Peygamber’e de itaat etseydik!» derler.” (el-Ahzâb, 66)

• • •

“O gün, zâlim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der:

«–Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!»” (el-Furkān, 27)

• • •

(Mahşer yerinde insan;)

«–Keşke bu (esas olan âhiret) hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!» der.” (el-Fecr, 24)

• • •

“Kitabı sol tarafından verilene gelince, (dehşetli utanç gününde) o kişi;

«–Keşke» der: «Bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!»” (el-Hâkka, 25-26)

• • •

“O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına;

«–Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın!» der.” (ez-Zuhruf, 38)

• • •

“Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!” (el-Furkān, 28)

“Çünkü zikir (Kur’ân) bana gelmişken o (kötü arkadaş), hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan, insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.” (el-Furkān, 29)

• • •

“Onların ateşin karşısında durdurulup;

«–Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimiz’in âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!» dediklerini bir görsen!..” (el-En‘âm, 27)

• • •

“Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi;

«Keşke toprak olsaydım!» diyecektir.” (en-Nebe’, 40)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ocak, Sayı: 179

 

İslam ve İhsan

İNSAN NEDEN PİŞMANLIK DUYAR?

İnsan Neden Pişmanlık Duyar?

KEŞKE (PİŞMANLIK) İLE İLGİLİ AYETLER

Keşke (pişmanlık) İle İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Lütfen bana güzel ahlakla ilgili en güzel ve kısa hikayeler gönderin

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.