‘probiyotik Kullanımı Hekim Kontrolünde Olmalı’

Probiyotiklerin her bireyde aynı başarılı sonuçları göstermediği belirtilerek, probiyotik kullanımının mutlaka hekim kontrolünde doğrultusunda kullanılması tavsiye edilmektedir.

Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Murat Törüner, probiyotik kullanımının özellikle bazı sağlık problemlerinde başarıyı getirdiğini ancak pek çok diğer hastalıkta henüz probiyotiğin faydasını gösteren yeterli sayıda kuvvetli kanıt gösterilemediğini belirterek, probiyotik kullanımının mutlaka hekim kontrolünde ve önerileri doğrultusunda kullanılmasını tavsiye etti.

PROBİYOTİK NEDİR?

Törüner, yaptığı yazılı açıklamada, probiyotik teriminin halihazırda “insanlara ve hayvanlara faydaları ile bilinen yutulabilir veya yenilebilir canlı mikroorganizmalara (bakteri veya maya)” verildiğini ve probiyotiklerin sindirim sisteminin sağlıklı olmasına yardımcı olması nedeniyle “iyi ve faydalı” diye anıldığını anlattı.

Probiyotiklerin tam olarak nasıl çalıştığı konusunda araştırmaların devam ettiğine değinen Törüner, muhtemel mekanizmalardan bazılarını, “antibiyotik kullanımı sonrası kaybedilen yararlı bakterilerin yerine konulması” ve “bozulmuş yararlı/zararlı bakteri dengesini yararlı bakteriler lehine tekrar oluşturması” şeklinde sıraladı.

“PROBİYOTİKLER HER BİREYDE AYNI BAŞARILI SONUÇLARI GÖSTERMİYOR”

Törüner, probiyotiklerin ilaçlar gibi çok sıkı denetimlerden ve regülasyonlardan geçmediği için her zaman, “ürünün ürün etiketinde yazan bakterileri içerip içermediği”, “ürünün etki gösterebilmesi için yeterli sayıda bakteri içerip içermediği” ve “ürünün içindeki bakterilerin sindirim kanalında ulaşmaları gereken yere kadar ulaşabilmeleri için gerektiği kadar yaşayıp yaşayamadıkları" konularında kesinlik olmayabileceğine işaret etti.

Probiyotiklerin yeni doğan bebeklerde gaz ve koliklerin önlenmesinde etkisinin ve immün sistemin kuvvetlendirmesi konusunun kanıtlanmadığını aktaran Törüner, “Probiyotik kullanımı özellikle bazı sağlık problemlerinde başarıyı getirmekle beraber, pek çok diğer hastalıkta hala bu ‘yararlı mikroorganizmaların’ faydasını gösteren yeterli sayıda kuvvetli kanıt gösterilememiştir. Probiyotiklerin her bireyde aynı başarılı sonuçları göstermediği dikkate alınacak olursa, probiyotik kullanımının mutlaka hekim kontrolünde ve önerileri doğrultusunda kullanılması tavsiye edilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.