Prof. Dr. Yaşar Kandemir Kimdir?

Prof. Dr. Yaşar Kandemir, ilmî ve akademik çalışmaları ile Türkiye'de hadis alanındaki en önemli hocalardan biridir.

Yozgat İnceçayır’da doğdu (1939; nüfus kaydına göre 1941). Yozgat İmam-Hatip Okulu’ndan (1960) ve İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden (1964) mezun oldu. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde “Mevzû Hadisler” başlıklı teziyle (danışman: Prof.Dr. Abdülkadir Karahan, 1970) öğretim üyesi oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şark Dilleri Bölümü’nde “el-Kâdî İyâz ve Bugyetü’r-râid fî mâ fî hadîsi Ümmi Zer mine’l-fevâid” başlıklı teziyle doktorasını tamamladı (danışman: Prof.Dr. Nihat Mazlum Çetin, 1977). Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde 1987’de doçent, 1991’de profesör unvanı aldı.

Bir süre Sivas İmam-Hatip Okulu’nda (1964-1967) öğretmenlik yaptı. Daha sonra İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde (1967-1970, 1974-1982), Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nde (1970-1972) ve Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde (1982-1999) öğretim üyesi olarak çalıştı; emekli oluncaya kadar dersler verdi ve çok sayıda öğrenci yetiştirdi.

HADİS ALANINDA ÇALIŞMALAR YAPTI

Kuruluş aşamasından (1981-1982) itibaren TDV İslâm Ansiklopedisi çalışmalarına önemli katkılarda bulundu; Müşavere Heyeti ve İnceleme Kurulu üyeliği yaptı. Müellif-redaktör ve Hadis İlim Heyeti başkanı olarak ansiklopedi mutfağında bizzat hizmet verdi; 195 madde veya madde bölümü telif etti, çok sayıda maddenin ilmî redaksiyonunu yaptı. Bu hizmetleri sebebiyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Yüzyılın İslâm Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri” kapsamında onur ödülüne lâyık görüldü (2014).

İlmî ve akademik çalışmaları hadis alanında, özellikle de hadis tarihi ve hadis usulü konuları üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu alandaki ilmî eserlerinin yanı sıra gerek kurucuları arasında yer aldığı Nesil (1976-1980) ve Altınoluk (1988- ) gibi dergilerde yayımlanan makaleleriyle gerekse çocuklar ve gençler için kaleme aldığı eserleriyle Hz. Peygamber’in hayatı, güzel ahlâkı ve hadislerinin farklı düzeylerdeki okuyucu kesimlerine anlaşılır bir dille ulaştırılmasına hizmet etti. Osmanlı medreselerinde ve camilerinde okutulması bir gelenek haline gelmiş olan, Endülüslü âlim Kâdî İyâz’ın (ö. 544/1149) Peygamber sevgisine dair eş-Şîfâ (Şifâ-i Şerîf) adlı eserini 2005 yılından bu yana Eyüp Sultan Camii’nde halka açık derslerde okutmaktadır.

MEHMET YAŞAR KANDEMİR'İN ESERLERİ

Mevzû Hadisler: Menşe’i, Tanıma Yolları, Tenkidi (Ankara 1984, 1997), Örneklerle İslâm Ahlâkı (İstanbul 1986) ve Peygamberimin Sevdiği Müslüman (İstanbul 2005, 2014) başlıca eserleridir. Ayrıca Nevevî’nin Riyâzü’s-sâlihîn’i (Riyâzü’s-sâlihîn: Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Prof.Dr. İsmail L. Çakan ve Prof.Dr. Raşit Küçük ile birlikte, İstanbul 1997), Kadî İyâz’ın Şerhu’ş-Şifâ’sı (Şifâ‑i Şerif Şerhi, İstanbul 2012) ve Subhî es-Sâlih’in Ulûmü'l-hadîs ve mustalahuhû adlı kitabı (Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Ankara 1973; İstanbul 1997) gibi önemli eserleri de Türkçe’ye kazandırdı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı tarafından yayımlanmış olan Âyet ve Hadislerle Açıklamalı Kur’ân-ı Kerîm Meâli (I-II, İstanbul 2010) adlı meali hazırlayan heyet içerisinde yer aldı.

Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.