Promosyon Parasını Borçlu Birine Vermek Caiz midir?

Promosyon parasını, borçlu birine vermek caiz mi ve bu paranın promosyon olduğunu söylemeli miyiz? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Promosyon konusunda farklı görüşler bulunsa da, bazı hocalar bunun banka tarafından, para karşılığında sağlanan bir menfaat olduğunu ve faiz şüphesi taşıdığını ifade ediyor. Bankalar promosyonu, yalnızca hesaplarında parası bulunan müşterilere verdiği için, bunun gerçek bir hediye olmadığı ve faiz şüphesi taşıdığı belirtiliyor. Bu nedenle, ihtiyacı olmayan bir Müslümanın bu parayı kendi harcamalarında kullanmaması gerektiği, bunun yerine ihtiyaç sahiplerine yönlendirmesi gerektiği tavsiye ediliyor.

Ancak promosyonun ihtiyaç sahiplerine verilmesi konusunda da dikkat edilmesi gereken noktalar var. Kişinin gerçekten maddi sıkıntı içinde olup olmadığı değerlendirilmeli. Örneğin, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan, faturalarını ödeyemeyen, yakacak bulamayan kimselere bu para verilebilir. Fakat lüks harcamalar yapan veya ödeme gücü olan kişilere verilmesi uygun görülmüyor.

Borçlu kişilere yardım etmek söz konusu olduğunda ise, borcun sebebi ve ödeme durumu önemlidir. Eğer bir kişi meşru bir nedenle (evlilik, eğitim, sağlık gibi) borçlanmış ancak ödeyemeyecek duruma düşmüşse, ona promosyon parası verilebilir. Fakat büyük mal varlığı olup borcunu ödeme gücü bulunan kişiler bu kapsamda değerlendirilmez.

Son olarak, promosyonun faiz şüphesi taşıdığı düşüncesiyle, Müslümanların bu tür konularda dikkatli ve hassas olması gerektiği vurgulanıyor. Bazı hocalar, katılım bankalarının promosyonlarının caiz olduğunu söylese de, genel görüş bu konuda şüphe olduğu yönünde. Bu nedenle, imkânı olanların bu tür şüpheli kazançlardan uzak durması gerektiği ifade ediliyor.

İslam ve İhsan

BANKADAN PROMOSYON ALMAK CAİZ Mİ?

Bankadan Promosyon Almak Caiz mi?

BANKANIN VERDİĞİ PROMOSYON HELAL Mİ VE CAMİYE VERİLEBİLİR Mİ?

Bankanın Verdiği Promosyon Helal mi ve Camiye Verilebilir mi?

BANKANIN VERDİĞİ PROMOSYON BEDELLİ ASKERLİKTE KULLANILABİLİR Mİ?

Bankanın Verdiği Promosyon Bedelli Askerlikte Kullanılabilir mi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.