Râbıta-i Mevt veya Tefekkür-i Mevt Ne Demektir?
Râbıta-i mevt veya tefekkür-i mevt denilen “ölümü düşünme” ko-nusunun tasavvuftaki yeri nedir? Açıklar mısınız? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...
Tasavvufta “tefekkür-i mevt” olarak, bâzen de “râbıta-i mevt” şeklinde anılan “ölümü hatırlayıp düşünme” olayının çok önemi vardır. Hz. Peygamber (s.a.): “Dünyevî zevkleri kıran ve tûl-i emeli unutturan ölümü çokça hatırlayınız”[1] buyurur. Bir defasında da “kendisine zekî müminin kim olduğu” sorulmuştu da şu karşılığı vermişti: “Ölümü çokça hatırlayan ve ölümden sonrasına iyi hazırlanandır.”[2] Benzer hadîslerin ışığında mutasavvıflar: “Ölmeden evvel ölmek”[3] şeklinde bir anlayış geliştirerek her nefesi son nefes bilip ölüme her an hazır olmanın yollarını aramışlardır.
Tefekkür-i mevt bir bakıma her nefesi son nefes bilmektir. Tefekkür-i mevt: “Hesâba çekilmeden evvel kendinizi hesâba çekiniz”[4] hadîsinin ışığında insanın amellerini tartması, ölümü hatırlayarak nasıl hesap vereceğini düşünmesidir. Kalblerdeki dünyâ sevgisini, kafalardaki mâsivâ ilgisini azaltması ve bedenin rûha verdiği bulanıklığı atmasıdır. İnsanı her an dünyâya esir etmeye çalışan şeytanın: “Ne yiyeceksin? Ne giyeceksin? Nerede barınacaksın?” şeklindeki şaşırtıcı sorularına: “Ölüm yiyeceğim, kefen giyeceğim, kabri mesken tutup orada barınacağım” şeklinde radikal cevâblar vermesidir. İnsana en yakın olan şey, ölümdür. Çünkü herkes ölecek yaştadır.
Dipnotlar:
[1]. Tirmizî, Zühd, 4; Neseî, Cenâiz, 3; İbn Mâce, Zühd, 31.
[2]. İbn Mâce, Zühd, 31.
[3]. Bkz. Keşfü’l-hafâ, II, 384, hadîs no: 2669.
[4]. Tirmizî, Kıyâme, 25.
Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları