Rahmet ve Mağfiret İklimi: Üç Aylar

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 5 Ocak 2024 tarihli ve "Rahmet ve Mağfiret İklimi: Üç Aylar" konulu cuma hutbesi yayınlandı.

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 5 Ocak 2024 tarihli ve "Rahmet ve Mağfiret İklimi: Üç Aylar" konulu cuma hutbesi.

RAHMET VE MAĞFİRET İKLİMİ: ÜÇ AYLAR

Muhterem Müslümanlar!

Rahmet mevsiminin esintileriyle yine huzura kavuşacak gönüllerimiz. Mümin yürekleri şenlendirmek için bir kez daha geliyor üç aylar. Bu sene de yaklaştı özlemle beklenen kavuşma vakti. Hissedilmeye başlandı şimdiden, Receb ayının bereketi, Şaban ayının rahmeti, Ramazan-ı şerifin mağfireti. Dillerimizde, Peygamber Efendimiz (sas)’in bizlere öğrettiği şu dua: “Allah’ım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bize yardım eyle!”[1]

Aziz Müminler!

Önümüzdeki Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece, üç ayların birincisi olan Receb ayına kavuşacağız inşallah. Bu mübarek aylara Regaib Gecesiyle hoş geldin diyeceğiz. Rağbetimizin yalnızca Allah’a ve Resûlü’ne olması gerektiğini yeniden hatırlayacağız.

Bu müstesna aylara bizleri yaklaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun. Bu kutlu günleri nasıl idrak edeceğimizi bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya, âline ve ashabına salât ve selam olsun. Regaib Gecesi ve üç aylar hepimiz için şimdiden mübarek olsun.

Değerli Müslümanlar!

Üç aylar, Cenabıhakk’ın ikram ve ihsanını müminlerin üzerine sağanak sağanak yağdırdığı rahmet ve mağfiret iklimidir. Yaratılış gayemizi tekrar tekrar tefekkür ettiğimiz, kulluk ahdimizi gözden geçirdiğimiz bereketli bir zaman dilimidir. Üç aylar, kimi zaman hırs ve tamahla kirlettiğimiz zihin ve gönüllerimizi yeniden tertemiz etme fırsatı sunar bizlere. Bütün varlığımızla Allah’a sığınma, hata ve günahlarımızdan pişmanlık duyup çokça tövbe etmemiz gerektiğini hatırlatır bizlere. Yüce Rabbimizin bu husustaki daveti gayet açıktır: “Ey iman edenler! İçtenlikle Allah’a tövbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlerine koyar...”[2]

Kıymetli Müminler!

Rabbimizin af ve mağfiret kapısı her daim ardına kadar açıktır. Öyleyse, üç ayları vesile bilerek iman, ibadet ve güzel ahlakla bu kapıdan içeri girelim. Rabbimizin lütuf ve inayeti müminlerin üzerinedir. Öyleyse, hayır ve hasenatımızı çoğaltarak mağdur, mazlum ve ihtiyaç sahiplerini gözetelim. Rabbimizin rahmet ve merhameti bütün kâinatı kuşatmıştır. Öyleyse, kin, haset ve düşmanlıkları bir tarafa bırakarak muhabbet ve kardeşliğimizi pekiştirelim.

Aziz Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam’a göre, ibadet ve taatler yalnızca belli gün ve gecelere mahsus değildir. Rabbimizin rızasını kazanmak için her ânımız değerlidir. Cenâb-ı Hak, وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ  “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[3] diye buyurmaktadır. Öyleyse iki cihan saadetine nail olmak için imanla, ihlasla, samimiyet ve takvayla dolu bir ömür geçirelim. Dünyevileşme ve bencillikle kararmaya yüz tutan kalplerimizi, ibadetlerle aydınlatmaya çaba gösterelim. Nasuh tövbelerimizle hata ve günahlarımız için Rabbimizden bağışlanma dileyelim. Başta Filistin olmak üzere dünyanın birçok yerindeki zulüm ve şiddetin son bulması, mazlumların yüzlerinin gülmesi için ortaya koyduğumuz asil duruşumuzu sürdürelim.

Kıymetli Müminler!

Yaklaşık bir asır evvel kahraman ecdadımızdan on binlercesi vatan ve mukaddesat uğruna Allahuekber dağlarında şehadete yürüdü. Başta Sarıkamış şehitleri olmak üzere istiklal ve istikbalimiz için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, her karış toprağı şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulan cennet vatanımızı payidar, mazlum ve mağdurların umudu aziz milletimizi bahtiyar eylesin.

Dipnotlar:

[1] İbn Hanbel, II, 299.

[2] Tahrîm, 66/8.

[3] Hicr, 15/99.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.