Rahmetin Tecellî Ettiği Sâdık Kulların Özelliği
Efendimizin (s.a.v) Sünnet-i Seniyye’sine uymada, hayatında tatbik etmeden sahabe nasıl bir hassasiyete sahipti? Furkan suresi 63. ayette geçen, rahmetin tecellî ettiği sâdık kulların özelliği nedir?
Medîne-i Münevvere’ye yaklaşık on kilometre uzaklıkta Muarres isminde bir yer vardı. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz sefer dönüşlerinde orada bir müddet istirahat eder sonra Medîne-i Münevvere’ye doğru yola çıkardı.
Hazret-i Ömer ile Hazret-i Osman da Efendimiz’in Sünnet-i Seniyye’sine uyarak Mekke’den Medine’ye dönerken orada konaklar, biraz istirahat ederlerdi. Medîne-i Münevvere’ye girmek istedikleri zaman da herkes terkisine bir köle alır ve bu şekilde şehre girerdi.
Bu hâdiseyi nakleden râvî;
“–Bunu tevâzu sebebiyle mi yapıyorlardı?” diye sorunca İmam Mâlik -rahmetullâhi aleyh-;
“–Evet. Bir de yaya yürüyenleri hayvanlarına bindirmek ve böylece birtakım krallar gibi olmamak için!” dedi. (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 10/488, no: 7848)
Rahmetin Tecellî Ettiği Sâdık Kulların Özelliği
Zira âyette buyurulur:
“İbâdu’r-Rahmân (rahmetin tecellî ettiği sâdık kullar) yeryüzünde mütevâzı olarak dolaşırlar…” (el-Furkān, 63)
İslâmiyet’ten önce câhiliyye devrinde, toplumda bir nevi kast sistemi hâkimdi. Köleler, fakirler ve yetimler, insan yerine konmazlardı.
Peygamberimiz, bu telâkkîyi yıkmak için; “Üstünlük takvâdadır.” şuurunu idrâk ettirdi.
- Köleleri âzâd etmeyi,
- Hizmetkârlığa devam edenlere insanca muâmele etmeyi, yediğinden yedirip giydiğinden giydirmeyi, zor bir iş verildiğinde yardımcı olmayı tâlim buyurdu.
Sadece kölelere değil; fukarâya, yoksullara, dul ve yetimlere de dâimâ yardım etmeyi, infakta bulunmayı, bütün imkânları onlarla paylaşmayı hattâ onları kendine tercih etmeyi, bu müstesnâ fazîletleri aşıladı, terviç etti.
Günümüzde ise bütün beşerî sistemler, liberalizm, kapitalizm ve benzerleri;
“–Bırakınız yapsın, bırakınız geçsin!” prensibiyle nice haramlara ve zulümlere revaç vermiştir.
Hâlbuki;
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’na tâbî olanlar, tamamen adâlet ve merhamet dairesinde insan yetiştirdi. Nitekim bu cihanda sahâbe oldukları gibi, âhirette de O Sirâc-ı Münîr ile beraberliği arzu eden ashâb-ı kiram, Hazret-i Peygamber’e bütün tâlimatlarında derhâl ittibâ etti ve her biri insanlık semâsının yıldızları hâline geldiler.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Kasım, Sayı: 225