Ramazan Ayı "Rüşd Eğitimi"

Ramazan rüşd yolculuğunun yoğunlaştırılmış eğitimidir. Bu eğitimi başarı ile bitirenler sadece maddi ve manevi bayrama kavuşmakla kalmazlar, aynı zamanda Ramazan dışındaki hayatlarını Ramazan kıvamında nasıl ve hangi psikoloji ile yaşamaları gerektiğine dair mütemadi bir rüşd terbiyesi edinirler.

Sözlükte “hak yolunda kararlı bir şekilde dosdoğru gitmek, doğru yolu bulmak” mânasına gelen rüşd (reşed, reşâd), hidâyet ile yakın anlama sahiptir. Kur’ân-ı Kerîm’de bir âyette (el-Bakara 2/256) rüşdün karşıtı olarak gayy (sapma, dalâlet), birçok âyette (el-Bakara 2/16; Yûnus 10/108; el-Kasas 28/85) hidâyetin karşıtı olarak dalâl (yoldan çıkma, sapma) kelimesi geçmektedir. Diğer bazı âyetlerde de rüşd ile hidâyet (el-Mü’min 40/29, 38; el-Cin 72/2) ve gayy ile dalâl (en-Necm 53/2) birbirinin anlamını teyit edecek şekilde kullanılmıştır. Râşid doğru yolda olan, irşâd da doğru yola ulaştırmak anlamındadır.

Bakara Suresi’nde orucun öncekilere olduğu gibi bize de farz kılındığı ve Ramazan ayında Kur’an’ın indirildiğinden bahseden ayetlerin sonu Rabbimizi yüceltmemiz ve O’na şükretmemiz gerektiği ile biter. Akabinde gelen ayet ise bir dua çağrısıdır: “Kullarım sana Beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz Ben yakınım, Bana dua ettiğinde dua edene icabet ederim. Şu halde Benim davetime gelsinler ve Bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.” (Bakara, 186)

RÜŞDE ERMEK NE DEMEKTİR?

Doğru yolu bulmak, kemâlât ya da ayetteki ifadesi ile rüşde ermek, diğer ibadetler gibi Ramazan ve hususiyle oruç ibadetinin de gayesini ifade eden mühim bir ufuktur. Hayatın gidişatı bir rüşd yolculuğudur. Orucun kalkan ya da sabrın yarısı oluşuna dair nebevî ifadeler de bu gidişatın usulünü gösterir. Ramazan bu zaviyeden bakıldığında hayat için lâzım rüşd yolculuğunun yoğunlaştırılmış eğitimidir. Bu eğitimi başarı ile bitirenler sadece maddi ve manevi bayrama kavuşmakla kalmazlar, aynı zamanda Ramazan dışındaki hayatlarını Ramazan kıvamında nasıl ve hangi psikoloji ile yaşamaları gerektiğine dair mütemadi bir rüşd terbiyesi edinirler.

RÜŞD TERBİYESİ

Rüşd terbiyesi sürekli daha iyi, güzel ve doğruya doğru bitmeyen bir yücelme çabasıdır. Bu çaba ile salihler kervanına katılmış Hak dostlarının Ramazan mektebinden istifadeleri göz açıcıdır. Onlar zamanın hızlandığı, feyzin yağmur gibi yağdığı ve istifadenin azamileştiği bu mübarek mevsimi kendilerine yakışır bir ciddiyet, şevk ve gayret ile ihya etmişler ve her devirde şartlar ne olursa olsun Ramazan bereketi ile yücelme fırsatını kaçırmamışlardır.

Dünyayı tesiri altına alan salgın hastalığın menfi şartları devam ediyor. Bu sene de muhtemelen geçen Ramazan gibi hüzünlü geçecek. Ama biz bu sürece rağmen gelenin 11 ayın sultanı olduğunu biliyoruz. O bereketli iklimi ile yine ruhlarımızı şenlendirecek. Bize düşen her şeye rağmen bu rahmet, mağfiret ve günahlardan kurtuluş fırsatından istifade etmektir. Ramazan konulu bu sayımızın ve özellikle Hak dostlarının Ramazan hayatına ilişkin tespitlerin bu çabaya yardımcı olacağını düşünüyoruz. Rüşde erme çabasında Ramazan bir istifade mevsimidir ve bizlere düşen, şartlar ne olursa olsun Rabbimizin “umulur ki…” diye kayıt düştüğü rüşde erme çabasından fariğ kalmamaktır.

Rabbimizden bu mübarek zaman diliminden hakkıyla istifade etmeyi niyaz ediyor, Ramazan’ın ve akabinde inşallah alnımızın akı ile kavuşacağımız bayramın milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini diliyoruz. Duamızın tacı, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in iftar duasıdır: “Oruçlular yanınızda iftar etsin, iyiler yemeğinizi yesin, melekler size duâ etsinler.” Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz efendim.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, 2021-Nisan, Sunuş

İslam ve İhsan

RAMAZAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.