Ramazan Ayında Beş Bin Secde
Ramazan ayı boyunca müminlere 5 vakit namaz, teravih ve teheccüd namazı ile yaklaşık 5 bin kadar secde etmeleri ihsan olunur. Böylece Allah’a kavuşmanın kesintisiz zevkini yaşarlar ve ümmet-i Muhammed arasında secdenin gönül birliği ile evrensel bir feyz akımı cereyan eder.
Şehr-i Ramazan Kuran’ı Kerim’de; “Secde et ve yaklaş.” (Alak 96, 19) ayetinin sırrını taşır. Hz. Mevlânâ; “Şu halde sen de hangi eşi dilersen yürü, onu al. Allah’ta mahvol, onun sıfatlarını kazan! Nur istersen nura istidat kazan; Allah’tan uzaklık istersen kendini gör, uzaklaş! Yok, eğer bu harap zindandan kurtulmaya bir yol istersen sevgiliden baş çekme, secde et de yaklaş!” buyuyor.
Kalb Allah’ın nuruna aşıktır. Secde Allah aşkının ispatıdır. Ramazan ayında kalp mutlak tatminine ulaşır, çünkü Allah’a olan aşk secdeyle sergilenir. Secdenin kudreti Ramazan ayının ruhuna ulaşır. Ramazan-ı şerifin hazinesi secdeye olan aşkı açığa çıkartır. Secdeye olan aşk Ramazan ayının nurunu ve aşkını ulvileştirir. Bu sebeple Ramazan ayında Allah Teâlâ müminlerin kalblerindeki Nur-i ve Aşk-ı Muhammedi’yi idrak etmeleri için fırsatlar verir. Ramazan ayında, secdenin aşkı hakikatin aşkıyla, tozun aşkı fakr’ın aşkıyla birleşir.
ORUÇ İLE SECDE ARASINDA BİR BAĞLANTI VAR
Secdede dünyayı dünyada reddetmek mümkündür. Dolayısıyla, secde yok olmanın hazzını verir. Dünyada buna benzer bir haz yoktur. Peygamber Efendimiz (sav); “...secde etmenin zevki için bu dünyada kalmak isterdim” sözüyle, yok olma sevgisinin verdiği hazzın yüceliğini vurgulamıştır. Oruç ile secde arasında bir bağlantı vardır. Bu ibadetlerin yüce kudreti dünyevî bağlantıları keser ve kalbimiz tertemiz olur. Böylece, oruç ve secde bizi Rabbimize yaklaştırır ve bizi mirâca çıkartır. Orucun itaat ateşiyle yanmış, muhabbetiyle arınmış bir gönül, orucun teslimiyet aşkıyla yıkanmış, ayrılık acısıyla kıvranmış, pişmanlık gözyaşlarıyla yıkanmış bir gönül, secde eder ve mirâca çıkar. Orada cennetin hazzını duyar; çünkü görmeye başlar. Allah’ın ilâhî Cemâl’ini müşahede eder ve “Göz aydınlığım bana namazda verilmiştir” buyuran Sevgili Efendimiz (s.a.v.)’in yaşadığı ilâhî hazları yaşar.
Kutsal Ramazan ayında Allah Teâlâ şeytanları bağlar, rahmet kapılarını açıp cehennemin kapılarını kapatır. Şeytanda aşk yoktu. Bu nedenle, Âdem (a.s.)’ın nurunu göremedi ve ona secde etmeyi reddetti. Şeytanın itaatsizliğinden dolayı mirâç kapısı ona kapandı. Allah’a baş kaldırması ilahi feyzi kesti. Dolayısıyla şeytan her türlü güzellikten, ihsandan, bereketten mahrum kalmış “ebter”dir. Melekler yaptığı için değil, şeytan yapmadığı için secde, en büyük feyz kaynağı olmuştur. Bu nedenle müminlerin Ramazan ayı boyunca secdeden aldıkları zevk ve muhabbetullah oldukça ziyadeleşir.
Hz. Mevlânâ şöyle buyuyor; “O cihetten başı zemin üzerine koyarım; ta ki yevm-i dinde benim şâhidim olsun.”
En yüce ihsan, müminin mirâcı olan namazda secde edebilmektir.
İNSANIN ALLAH'A GÖSTEREBİLECEĞİ EN YÜCE AŞK, SECDEDİR
Secde, Allah’la sevgi dolu bir şekilde bir araya gelmenin, O’nun kulu olmanın ve O’na teslim olmanın sembolüdür. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bizzat kendisinin bir yansımasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allah’la kurbiyetin en kâmil zuhuru idi. Hakîkî bir mahviyet halinde sırrı, Rabbine daima secde halinde bulunurdu. Zira O (s.a.v.) kesintisiz bir müşahede halindeyken, ilâhî rahmet tecellisinin tatlı kurbiyyet kokusunu içine çekiyordu. Ali b. Ebu Talib (k.v.) buyuruyor; “Fahr-i Kainat Efendimiz namaz kılarken secdeye vardığı zaman ise; “Allah’ım senin için secde ettim, Sana inandım, kendimi sana adadım. Yüzümü onu yaratana, güzelce yerleştirip duyma ve görme kabiliyeti verenin huzuruna koydum. Büyük olan Rabbim ve en yüce olan Rabbim her türlü kusurdan uzaktır.”
Secde insanın Allah’a gösterebileceği en yüce aşk ifadesidir. Secde, cehaletten arındırır böylece İslam dini kemale erer. Dolayısıyla, secde, bize ahireti bu dünyada yaşatır.
İnsan secde edilen varlıktır. Dolaysıyla, bu üstün varlığın secde etmesi, Allah aşkının en büyük ifadesidir. Mevlânâ Celaleddîn-i Rumi Hazretleri; “Bir kimse Allah’ın nuruna mazhar olunca onun Allah tarafından seçilmişliğine melekler tarafından secde edilir.“ buyurmaktadır.
SECDE BİZE NELER ANLATIR?
Secde varlık nefesini ezmeyi ve Rasullah’ın ayağında toz olmayı temsil eder.
Secde ederken kişinin alnını yere koyması ise toprak tarafından yutulup, cüzî iradenin külli irâde içerisinde söndürülüşü, toprağın karnında yok oluşu gibidir.
Secde kişiyi fani, anlamsız, boş bir hayat yaşamaktan çekip, ebedî ve ilâhî kaynağa götürür, saadet-i baki ve Cemâl-i bakiyi tattırır.
Secde, dünyada cenneti yaşamaktır. Cenneti yaşamak ise manayı, güzellikleri, nuru, bereketi ve rahmeti yaşamaktır.
Secde mana aleminin anahtarıdır, insan varlığının özünü ortaya çıkartır. Kişi ‘yok’luktur, secde ile ‘var’lık bulur. Bu mânâ kişinin alnının secdeye değdiği noktada gizlidir.
Secdede alnımız yere değdiği zaman Allah’a olan ihtiyacımız ve bağlılığımız bütün bedenimizi sarar.
Secde, Kur’ân-ı Kerim’in “korku ve hüzün” âyetlerini hayata geçirmektir. (Ahkâf Sûresi, 13. âyet)
Secdede alnımızı can Veren toprağa koyuyoruz, bizi su ve topraktan Yaratan’a dönüyoruz. Hayatımızı, hayat Veren’e veriyoruz, yaratıldığımız elementimizin tabiatına dönüyoruz.
Secde O’na ait olduğunun, O’na bağlı olduğunun, O’na muhtaç olduğunun ifadesidir.
Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri bize secdenin sırrını ve kıymetini bir örnekle tasvir buyuruyor; “Acil ihtiyaç alnını, ikrar edilmiş çaresizlik toprağına dayamazsan ve hüzün gözyaşları göz bulutlarından sağanak halinde yağmazsa, zevk nebatların hayat bahçesinde yeşillenmez. İnsanlık bahçeleri maksadına hizmet için verimli bir halde yeşillenmez. Sabır dalları rıza yaprakları veyahut yakîn dostluğun hoş rayihalarını vermez, ne de seni ünse taşırlar.”
Hz. Rabiatü’l-Adeviye; “Cehennemi istihkak etmiş günahkâr müminlerin bedenleri ateşte yanacaktır. Sadece Allah’a secde etmiş organları ateşten etkilenmeyecektir. Bu yüzden namazı tüm içtenliğinizle kılın!” buyurmaktadır.
SECDEYLE YOK OLMA SEVGİSİNE ERİŞMEK
Açlık kişinin gıdası olduğu zaman, kişi secdeyle yok olma sevgisine eriştiği zaman, namaz kişinin gözünün nuru olduğu zaman, “Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.” (Maide, 119) âyetinin muhatabı olmaktan dolayı sonsuz güven, huzur ve mutluluğa kavuşur.
En büyük aşk eylemi secdedir. En büyük yolculuk hac ve hicrettir. En büyük dinamik sünnet Resûlullah’ın sünnetidir. En yüce iç yolculuk mirâçdır. Niyet hayattır. İnfak bir keyfiyettir. Secde bir ilham kaynağıdır. Namaz gözümüzün nurudur. Gönül orucu zevktir. Sünnet-i Resulullah muhabbettir.
Mübarek Ramazan ayında imtihanlarımızda sabırlı olmayı öğrenmeliyiz. Muhtaç ve zayıf kimselerle paylaşmayı, yükünü hafifletmeyi öğrenmeliyiz. Düşmanlar karşısında ferasetli, dostlarımıza irfanlı davranmayı öğrenmeliyiz ve ibadette muhabbetle yaklaşmayı öğrenmeliyiz.
Kaynak: Rabia Brodbeck, Altınoluk Dergisi, 376. Sayı
YORUMLAR