Ramazan Günlüğü

RAMAZAN ÖZEL

Ramazân-ı Şerîf bambaşka bir rahmet iklimi, müstesnâ bir mağfiret mevsimidir… Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına büyük bir ihsânı, muazzam bir lûtfudur.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz." (Bakara, 21)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Eğer kullar, Ramazan'ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…”(Heysemî, c. III, sf. 141)

Cenâb-ı Hak, eşref-i mahlûkat olarak yarattığı insanoğlunu çok sevmekte ve onlarla dost olmayı arzu etmektedir. Öyle ki, bu yakınlığın temini için bizlere çok müstesnâ bâzı ikram vakitleri ihsan buyurmuştur.

Bunlar arasında Ramazân-ı Şerîf ise bambaşka bir rahmet iklimi, müstesnâ bir mağfiret mevsimi… Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına büyük bir ihsânı, muazzam bir lûtfu…

Bilhassa Ramazan geceleri arasında, sırlı bir hazine gibi taliplilerini bekleyen Kadir gecesiyle, bir ömürlük feyiz ve bereket menbaı…

Bu vakitlerden lâyıkıyla istifâde için de, Ramazân-ı Şerîf’in seherlerini, uyanık bir gönülle îfâ edilen teheccüd, tefekkür, zikir ve Kur’ân tilâvetleriyle;

Gündüzlerini, gönlü Hakk’a vererek yapılan ibadet, infak ve amel-i sâlihlerle;

İcâbet saati olan iftar vakitlerini, istiğfar, duâ ve bir mü’mine iftar ettirebilmenin huzûru ile,

Akşamlarını da tâdil-i erkân üzere edâ edilen terâvih namazları ile ihyâ etmelidir.

Muallâ bin Fadl şöyle nakleder:

“Selef-i sâlihîn, Cenâb-ı Hakk’a, altı ay kendilerini Ramazan’a ulaştırması için duâ ederlerdi. Geri kalan altı ayda da idrâk ettikleri Ramazân’ı kabul buyurması için duâ ederlerdi.” (Kıvâmu’s-sSünne, et-Terğîb ve’t-Terhîb, II, 354)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Şebnem Dergisi, Temmuz-2014