Ramazan-ı Şerif Bize Ne Bıraktı?

Ramazan-ı Şerif bize ne bıraktı? Ramazan'dan sonra bizde neler değişti? Muhasebe etmemiz gereken hallerimiz...

Şimdi kendimizi güzelce bir muhâsebe edip hâlimizi gözden geçirelim. Düşünelim ki:

Ömür takvimimizden bir Ramazân-ı Şerîf daha geldi geçti. Bu mübarek günler bize neler bıraktı?

–Ramazân-ı Şerîfʼi, hatâ ve noksanlarımızın telâfîsine, güzel hâllerimizin ziyâdeleşmesine, ahlâkımızın yücelmesine vesîle edebildik mi?

–Hangi yanlışımızdan tevbe ettik? Kötü huylarımızın kaçını terk edebildik?

–Kaç kişiyle helâlleştik?

–Kaç dargını barıştırdık?

–Aramızda burûdet olan kaç din kardeşimizle, Allah rızâsı için kucaklaşabildik?

–Kaç kırık kalbi tesellî edebildik? Kaç mazlumun sîmâsını tebessüm ettirebildik?

–İbadet noksanlarımızı ne kadar kazâ edebildik?

–Kabir karanlıklarını aydınlatacak, mahşerde hesabımızı kolay kılacak, ebedî saâdete vesîle olacak, hangi hizmet ve gayretlere koşabildik?..

–Âile, komşu, akrabâ, toplum, ümmet ve mahlûkâta karşı mesʼûliyetlerimize dâir, hangi eksiğimizin telâfîsine yöneldik? Bu hususta ne gibi hayırlı kararlar alabildik?

–Bir ıslah, bir düzelme yaşadıysak, bu, Ramazan’a mahsus mu kaldı, yoksa onu hâlen devam ettirebiliyor muyuz?..

Velhâsıl Rabbimiz, rızâsına medâr olacak amelleri bizlere kolaylaştırsın. Ömrü bir Ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmeyi lûtf u keremiyle cümlemize ihsan buyursun.  Âmîn…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş

İslam ve İhsan

RAMAZÂN’I KAYBETME

Ramazân’ı Kaybetme

RAMAZAN MEKTEBİNDEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

Ramazan Mektebinden Öğrendiklerimiz

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.