Ramazan Sabır Ayıdır

HAYATIMIZ

Ramazân-ı Şerîf’e neden “Şehru’s-Sabr” yani “sabır ayı” denmiştir?

Ramazân-ı Şerîf’in bir adı da “Şehru’s-Sabr” yani “sabır ayı”dır. Sabır, güzel ahlâkın ağırlık merkezi, îmânın yarısı, ferah ve saâdetin anah­tarıdır. Cennet nîmetlerine kavuşturan büyük bir fazîlettir. Sabır, hoşa gitmeyen ve ıztırap veren hâdiseler karşısında muvâzeneyi bozmadan sükûnete bürünmek, Hakk’a teslîm olmaktır. Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Hiçbiriniz oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa «ben oruçluyum» desin.” (Buhârî, Savm, 9)

Ramazan ayında bilhassa öfkeden şiddetle kaçınmak îcâb eder. Zira oruç, bir yönüyle, davranış ve muâmelelerin kontrol altına alınması ve disipline edilmesidir. Oruç; sahibini, azm ü sebât, hâle rızâ, metânet ve bilhassa sabır gibi fazîletlere erdiren bir ibadettir. Şartlarına riâyetle tutulan oruç; rûhu, nefsânî temâyüllere esir olmaktan kurtarır. Oruç, içimizdeki nefs canavarını zabt u rabt altına alan ve böylelikle insanın derûnunda fıtraten meknûz olan merhamet ve şefkat duygularının inkişâfını sağlayan rûhî bir disiplindir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları