Ramazan'a Özel Beslenme Önerileri

Dr. Gönül Ateşsaçan, ramazan aylarında beslenmenin her zaman önemli olduğunu belirterek, “Ancak özellikle bu yıl yine aşırı sıcak bir dönemde oruç tutulacağından iyi bir beslenme düzeni çok daha büyük önem kazanmaktadır” dedi.

Dr.Gönül Ateşsaçan ramazan ayında oruç tutacak olan kişilere özel beslenme tüyoları verdi. Dr.Gönül Ateşsaçan,’Ramazan,ruhsal ve fiziksel arınma dönemidir. Oruç  bir detoksdur. Normalde metabolizmamız günlük sindirime çok fazla enerji  harcar. Oruç, ruhun üzerindeki beden yükünün hafifletilmesini sağlar” diye konuştu.

Dr. Gönül Ateşsaçan, iftar ve sahurda nelere dikkat edilmesi gerektiğini ise şöyle açıkladı:

“Özellikle tuza çok dikkat edilmeli. Fazla tuz  çok  susuzluk yapar, çok yoğun tuz içeren gıdalar, hazır çorba , soslar, baharatlar, et suyu ve özellikle konserve gıdalarını  tüketmeyin.

Yağda kızarmış gıdalar mide yanması yapacağından size oruçluyken oldukça sorun çıkartabilir.

Şekerli gıdalardan ve çok tatlı meyvelerden de özellikle sahurda uzak durmalıyız.

Karbonhidrat (ekmek,makarna,pilav, börek, patates) tüketmemeye özen gösterin.

Oruç sırasında çoğu kişinin yaşadığı en büyük problemlerden biri kabızlıktır. Kabızlığı önlemek için lif oranı yüksek gıdalara yönelin.

Suyu  soğuk ve hızlı içmeyin.Midede gaz oluşur ve ağrıya neden olabilir.

Tok tutan, kan şekerini ani yükseltmeyen yiyecekler seçmeye özen gösterin. İftarda mutlaka protein içeren et, balık ve tavuğu tercih edin.

İftarda  yemeği yer yemez hemen televizyon başına geçmeyin.  İftardan  2 saat sonra yapacağınız 30 dakika yürüyüş sizi hem iyi hissettirecek hem de metabolizmanızın çalışmasını sağlayacak.

SAHURA KALKARAK ORUÇ TUTUN

Sahurda hafif bir kahvaltı gibi düşünülmeli ve  hayvansal protein ve rafine olmayan karbonhidrat birlikte tüketilebilir. Mutlaka bitki çayı olarak 1 rezene ve kan şekerini dengeleyen 1 tarçınlı ıhlamur içilmeli.

İftar ve sahur arasında bolca sıvı tüketin. Az az , sık sık beslenirsek, gün içinde yorgunluk hissetmeyiz.

Yemekleri hızlı değil, yavaş yavaş ve iyi çiğneyerek yiyin.

Son olarak, asla oruçluyken  spor yapmayın, vücutta yıkım artar. Çünkü öğleden sonra spor yaparsanız, uzun süre aç kaldığınız için kan şekeriyle ve metabolizmayla ilgili bazı problemlerin ortaya çıkacağı kesin. Onun için oruç tutanlar, herhangi bir sportif aktivitede ya da amatörce birtakım egzersizlerde bulunmak istiyorsa; sahur ya da iftardan 2-3 saat sonra yapmaları en uygunudur.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.