Ramazan’da Çocuklarla Neler Yapabilirsiniz?

Ramazan ayı çocuklara ahlaki değerler kazandırmak, içinde yaşadığı toplumun kültürünü anlatmak ve benimsetmek, din ve dini yaşayış hakkındaki algısını derinleştirmek anlamında anne-babalar için bulunmaz bir fırsat olmalı ve mutlaka bu kıymetli zaman dilimi değerlendirilmelidir. İşte anne-babalara Ramazan’da çocuklarıyla birlikte yapabilecekleri faaliyetler.

Çocukluk; hayatın ilk basamakları olarak tabiri caizse bir staj dönemidir. Hayatı tanımak, yavaş yavaş anlamaya çalışmak, hayatın içerisinde kendini ve çevresindekileri konumlandırmak, kendinden ve en yakınlarından başlayarak insanları, içinde yaşadığı toplumunu ve dünyayı görüp onlar hakkında fikir sahibi olmak ve insanlığın ortak kültürünün ve içinde yaşadığı kendi kültürünün kurallarını öğrenip ona uygun davranış kalıpları geliştirmeye başlamak hep bu dönemde gerçekleşen hayata hazırlık faaliyetleridir.

Hiç şüphesiz bütün bu -kısaca ifade etmek gerekirse- dünyayı ve kendini tanıma faaliyetlerinde çocuğun üzerinde en çok etkiye sahip olan; doğduğu andan itibaren yanında bulunan, ilk adımdan ilk kelimeye her hareketin ve değişimin şahidi, öğretmeni ve şekillendiricisi olan anne- babadır. Çocuk dünyayı uzunca bir süre onların davranışları, tepkileri, doğruları ve yanlışları ile öğrenir. Çocuğun anne-babasıyla ilişkisi onun diğer bireylere, nesnelere ve bütün bir hayata karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur.

Çocuk, doğal olarak yaşadığı kültürün özelliklerini ve yaşam biçimlerini anne-babasının tutumlarından algılamaya başlar. Bu nedenle çocuğun yaşamının daha son raki yıllarında yaşadığı topluma adapte olabilmiş, ruh sağlığı yerinde bir birey olabilmesi anne-babasının sergilediği tutum ve davranışlara geniş ölçüde bağlıdır.[1] Bu gerçeği teyit olarak da yapılan araştırmalarda anne-baba davranışlarıyla çocuğun ruh sağlığı ve uyumu arasında yadsınamaz ilişkiler olduğu belirtilmektedir.[2] Anne-babalarından olumsuz tepki alan çocukların ilerleyen hayatlarında planlama ve başa çıkma becerilerinden yoksun kaldıklarını, çocuklarının gereksinmelerine daha az duyarlı olduklarını ve çabucak öfkelenip tepkisel davrandıklarını gösteren çok sayıda araştırma vardır.[3]

Ramazan ayı ise hem içinde barındırdığı özellikler hem de bu özelliklerin hemen hemen bütün toplum tarafından benimsenip coşkuyla yaşanmaya çalışılması açısından oldukça önemli bir aydır. Ramazan’da yeme içme, yatma kalkma düzeninin değişmesi, misafirliklerin ve misafirlerin yoğunlaşması, camilerin daha sık ve uzun süreli ziyaret edilmesi çocuklarda merakla karışık bir heyecanı beraberinde getirmektedir.

RAMAZAN AYINDA ÇOCUKLARIMIZLA NELER YAPABİLİRİZ?

İşte bu merakla karışık heyecan çocuklara ahlaki değerler kazandırmak, içinde yaşadığı toplumun kültürünü anlatmak ve benimsetmek, din ve dini yaşayış hakkındaki algısını derinleştirmek anlamında anne-babalar için bulunmaz bir fırsat olmalı ve mutlaka bu kıymetli zaman dilimi değerlendirilmelidir. Ancak Ramazan’ı çocuk eğitimi anlamında değerlendirirken mutlaka dikkat edilmesi gereken bazı noktalara anne-babaların hassasiyet göstermesi netice alınabilmesi açısından önem arz etmektedir.

1. Ramazan Hazırlığı Yapalım

Ramazan denince genelde akla iftar, sahur, teravih gelmekte; Ramazan hazırlığı denince ise mutfak hazırlığı düşünülmektedir. Ancak Ramazan hazırlığı mutfak hazırlığının çok ötesinde bir ruh hazırlığıdır. Ramazan bize bir mesajla gelmektedir ve bu mesaj yeme içmenin ötesinde ruhi bir gelişim ve olgunlaşma mesajıdır. Dolayısıyla Ramazan gelmeden önce Ramazan’ın getirdiği mesajı alabilmek için kendimizi Ramazan’a hazırlamalı ve Ramazan’da kendimizi ruhi anlamda olumlu olarak değiştirmeye karar vermeliyiz. Ancak böylelikle çocuklarımıza Ramazan’ı ve getirdiği mesajları anlatabilir ve ailece Ramazan’a hazırlanabiliriz.

2. Evimizi Süsleyelim

Çocuklarımızın Ramazan henüz gelmeden heyecanını ve coşkusunu içlerinde hissetmeleri için; evimizi süsleyebilir, Ramazan’a kaç gün kaldığını gösteren ailece yaptığımız bir takvim hazırlayıp takip sorumluluğunu çocuklarımıza verebiliriz.

3. Söyleyerek Değil Yaşayarak Anlatalım

Çocuk­lar davranış kalıpları geliştirirken duyduklarından çok gördüklerini taklit ederler yani kendilerine söylenenden çok yapılanı uygularlar. Dolayısıyla Ramazan ile ilgili olarak en çok dikkat edilmesi gereken husus Ramazan’da kötü alışkanlıklarından mümkün olduğunca arınmış ve farklılaşmış bir birey olarak çocuklarımıza örneklik oluşturmamızdır. Ancak kendimiz yaptıktan sonra anlatacaklarımızın daha etkili olacağını unutmayalım.

4. Yaşlarına Göre Oruç Tutmalarını Teşvik Edelim

Ra­mazan’da orucun heyecanını yaşamalarını ve ilerleyen yaşlarında tutacakları oruç için kendilerini hazırlamaları amacıyla yaşlarına göre zamanı değişecek şekilde oruç tutmalarını güzel sözlerle ya da küçük hediyelerle teşvik edelim. Küçük yaştakiler birkaç saat ya da yarım gün; ergenliğe yaklaşan yaştakiler ise bünyelerinin kuvvetine ve isteklerine göre birkaç tam gün ya da daha fazla oruç tutabilirler.

5. Bizim Orucu Tuttuğumuz, Orucun da Bizi Tuttuğunu Görsünler

Ramazan içerisinde hem davranış hem de üslup açısından mümkün olduğunca dikkatli ve hassas olmamız orucun en önemli unsurlarından biridir. günümüzde yaygın kanaatin aksine orucun sadece yememe ve içmeme üzerinde değil bunların ötesinde el ve dil ile kimseyi kırmama ve incitmeme üzerinde de olduğunun bilincinde olarak bu bilinçle yıl içerisinde hiç olmadığımız kadar nezaketli ve hoşgörülü olmaya dikkat edersek çocuklarımız Ramazan’ın ve orucun en önemli mesajlarından bir tanesini hiç anlatmanıza gerek kalmadan görüp anlayacaklardır.

6. Hastaları ve Muhtaçları Ziyaret Edelim

Ço­cukla­rımızla beraber hasta ve muhtaçları ziyaret ederek sosyal yardımlaşmanın sadece sözde kalmaması gerektiğini göstermiş, çocuklarımıza insanları sevindirmenin hazzını tattırmış ve ellerindeki sağlık ve varlık nimetinin ne kadar büyük ve önemli olduğunu fark ettirmiş oluruz.

7. İftar ve Sahurları Ailece Yapalım

Çocuklarımız oruç tutmasalar dahi iftar ve sahur vakitlerinde hep beraber ailece sofraya oturmaya dikkat edelim. Uykudan fedakarlık etmeleri gerekse de sahur heyecanını yaşamalarına müsaade edin. İftar ve sahur vakitlerinde hep beraber sesli olarak dua etmeyi düzenli hale getirelim.

8. Camilere Götürelim

Ramazan heyecanının yaşandığı en önemli yerler hiç şüphesiz camilerdir. Ramazan boyunca mümkün oldukça çocuklarımızı vakit namazlarına ve özellikle teravih namazına götürelim ki Ramazan coşkusunu yaşayarak, görerek hissetsinler ve Ramazan küçük dünyalarında kalıcı izler bıraksın. Nitekim Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine şahitlik eden Halit Fahri Ozansoy, babasının kendisini çocukluğunda Sultanahmet Camisi’ne götürdüğü bir Kadir Gecesi’ni anlattıktan sonra, “Çocuklukta böyle geceler, din duygusunun, Allah ve peygamber duygusunun ruha derinlemesine işlediği gecelerdir. Babalar bunu bugün de düşünüyorlar mı? Ben, Kur’an’ın nâzil olduğu her Kadir Gecesi’nde o küçük yaşımın, o hayranlık ve iman dolu gecesini hatırlarım. Babam, bana bıraktığı bu kutsal hatıra ile mezarında daha rahat uyuyabilir.” diyor.

9. Çocuk İftarları Düzenleyelim ve İftar Davetlerinde Çocuklarımızı Ev Sahibi Yapalım

Oruçlulara iftar vermenin önemini ve sevabını çocuğumuza anlatarak, kendi akranlarını çağıracakları çocuk iftarları düzenleyelim ve çocuklarımızın daveti sahiplenerek misafirleri çağırmasını, sofrayı ve ikramları organize etmede sorumluluk almasını sağlayalım. Ayrıca evimizde dost ve akrabalarımıza verdiğimiz iftar davetlerinde çocuklarımıza ev sahibi sorumluluğu vererek onların daveti sahiplenmesini sağlayalım.

10. Yanlış Davranış ve Sözlerini Güzelce Düzetelim

Yanlış bir davranış yaptıklarında yada kötü bir söz söylediklerinde kırmadan, güzelce yaptığının/yaptıklarının yanlış olduğunu sebeplerini açıklayarak anlatalım. Etkili olabilmesi için de mutlak surette kendi davranışlarımıza ve sözlerimize dikkat edelim.

11. Yardım Kutusu Hazırlayalım

Evinizde kartondan bir yardım kutusunu çocuklarımızla beraberce hazırlayalım ve çocuklarımızdan birine yardım kutusunun sorumluluğunu vererek Ramazan boyu hem aile fertlerinin hem de misafirlerin yardım kutusuna katkıda bulunmasını sağlayalım. Ramazan’ın sonunda yardım kutumuzu bir yardım kuruluşuna çocuklarımızla beraber götürelim.

12. Televizyon ve Bilgisayar Kullanmayı Azaltalım

Ramazan boyunca bizi pasif bırakacak tv izlemeyi ve bilgisayar kullanmayı mümkün olduğunca azaltmaya çalışalım. Ancak bunu yaparken mümkün oldukça tv ve bilgisayar izlemenin yerine koyduğumuz aktivitelerin çocuklarımızın eğleneceği ve keyif alacakları aktiviteler olmasına dikkat edelim ya da yapacağımız aktiviteleri onların sevecekleri ve sıkılmayacakları hale getirelim.

13. Dost ve Akrabalarımızla İlişkilerimizi Sıklaştıralım

Dinimizde önemli yeri olan sıla-ı rahim ve vefa kavramlarını çocuklarımızın hayatlarına sokabilmek için Ramazan’ı fırsat bilip dost ve akrabalarımızı mümkünse iftarlara davet edelim, mümkün değilse çocuklarımızla beraber arayıp hal ve hatırlarını sorarak gönüllerini almaya çalışalım.

14. Ramazan Panosu Hazırlayalım

Evimizin güzel bir köşesine Ramazan’la ilgili bilgilerin, hatıraların, güzel söz ve yazıların yer alabileceği günlük yenilenen bir Ramazan panosu hazırlayalım ve panodaki bilgilerin yenilenmesi sorumluluğunu çocuklarımız arasında paylaştıralım.

15. Kültürümüzün Güzelliklerini Yaşatmaya Çalışalım

Kültürümüzün ve tarihimizin güzelliklerini ailece öğrenip yaşatmaya çalışalım. Çocuklarımıza zimem defterini[4], diş kirasını[5], sadaka taşını[6] anlatıp onlarla bu güzel adetleri günümüze nasıl adapte edip yaşatabileceğimizi tartışalım.

16. Kaynak Kitaplarımızla Tanıştıralım

Çocukla­rımızın Ramazan dolayısıyla dinimize karşı artan merak duygusunu fırsat bilerek sordukları sorulara hemen cevap vermeyip beraberce kaynak kitaplara başvuralım ve onları böylelikle başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere dinimizin kaynak kitaplarıyla tanıştıralım.

17. Ramazan Albümü Hazırlayalım

Çocukları­mızla beraber yarınlara kalması için içinde Ramazan boyunca yaşadığımız dikkate değer hatıralarımızın, resimlerimizin, gezilerimizin, okuduklarımızın vs. yer alacağı bir Ramazan albümü hazırlayalım.

18. Ramazan’ın Etkisi Kalıcı Olsun

Ramazan sonunda Ramazan boyunca yaşadığımız olumlu değişimleri aile toplantısı yaparak değerlendirelim ve bunu sürdürmeye yönelik neler yapabileceğimizi çocuklarımızla konuşup neticede aldığımız kararlarla Ramazan kazancımızı yıl boyu devam ettirmeye çalışalım.

Dipnotlar:

  1. İlkay Kasatura “Eğitimin Çocuk Ruh Sağlığındaki Önemi”, Nöro-Psikiyatri Arşivi, Cilt 25, No: 3-4 (1988), s.165;
  2. Sevda Uluğtekin, “Çocuk Yetiştirme Yöntemleri Açısından Ana Baba Çocuk İlişkileri”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu Dergisi, 2, 1-3,Ankara,1984, s. 23;
  3. Abdullah Sürücü, “Anne-Baba Çocuk İletişimi”, Eğitime Yeni Bakışlar, Ali Murat Sünbül (Ed.), Ankara: Mikro Yayınları, 2003, s.204.
  4. Zimem Defteri: Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek çok zengin, hiç tanımadıkları mahallelerdeki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri’ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlerdi. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra; “Bu borçları silin! Allah kabul etsin!” der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; Borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezdi... Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan yetmiş kat dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi.
  5. Osmanlı döneminde zengin köşk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlerin yanında fakir halk içinde sofralar hazırlanır, çat kapı gelen Allah misafiri geri çevrilmez, içeriye alınırdı. İftarın verildiği köşk veya konak ziyafet evi halini alırdı, iftar sofralarda tabiri yerindeyse kuş sütü hariç her şey bulunurdu. Misafirler iftarını yapıp teraviye gitmek üzereyken hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler... diş kirası olarak hediye edilirdi. Fakir fukaraya ise hane sahibinin zenginliği ve cömertliğine bağlı olarak içinde gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi. Yemeğini bitirenler diş kiralarını aldıktan sonra “Kesenize bereket”, “Allah daha çok versin”, “Ziyade olsun” gibi dualarla konaktan ayrılırlardı.
  6. Eski İstanbul’da yardımların en göze batmayanı ‘‘sadaka taşları’’ kullanılarak yapılırdı. Bu taşlar bir buçuk-iki metre yüksekliğinde mermerden olurdu. Üst kısımlarının ortasına çanağa benzer bir oyuk açılır, sadaka verenler parayı buraya bırakırlardı. İki metrelik taşların yanında, tepesine rahatça ulaşılabilmesi için birkaç basamak konurdu. İhtiyacı olmasına rağmen dilenmekten çekinenler gecenin geç saatlerinde taşın yanına para almaya gelir ama bırakılan mebláğın tamamını değil, ihtiyaçları olduğu kadarını alırlardı. 17. yüzyıl İstanbul’unu anlatan bir Fransız gezgin, üzerinde para bulunan bir taşa tam bir hafta boyunca kimsenin gelmediğini yazmıştı.

Kaynak: Mehmet Dinç, Altınoluk Dergisi, Sayı: 317

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DA NELER YAPILIR?

Ramazan’da Neler Yapılır?

TEKNE ORUCU NEDİR, NASIL TUTULUR?

Tekne Orucu Nedir, Nasıl Tutulur?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.