Ramazan’da 'sabır Seferberliği'

Cemiyet Hayatımız

Ramazan sabırla özdeşleşmiş bir ay. Bir sabır talimhanesi… Üstelik insanın en tahammülsüz ve aceleci olduğu yerlerde yapıyor bu talimi; yeme, içme, şehevi arzular gibi.

Asra yemin olsun; İnsan mutlaka ziyandadır, Salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna… (Asr sûresi)

O yufka bağrında bir sabır çağrısı taşıyor; hızın ve hazzın revaç bulduğu zamanımıza. Gönüllere, zihinlere sabır serpiştiriyor.

Gelin bu ramazan biz de bir sabır çağrısı başlatalım. Gezelim ev ev, kürsü kürsü konferans konferans… İlanlar verelim radyolara, gazetelere, dergilere. Bildiriler yayınlayalım. Dört bir yana ulaklar çıkaralım, sabır davetiyeleri taşısınlar iç ceplerinde. Bir sabır seferberliği başlasın öncülüğümüzde. Çayımızı yudumlarken bir dost meclisinde sabrı gündemimiz yapalım. Kim varsa tanıdığımız; ilerleyen teknolojinin ve gelişen imkânların asrımızı bir ‘’telaş asrına’’ çevirdiğinden yakınalım. Civarında gezinip matemlerin sabır telkin edelim, müjdeleyelim sabredenleri. Bir hastane koğuşunda mesela, bir yoğun bakım ünitesi önünde, bir morg çıkışında, bir taziye çadırında cennet broşürleri dağıtalım, sabredenlerin güzel akıbetlerini tasvir edelim musibet zedelere.

“Ya sabır’’la oturup, “ya sabır”la kalkalım.

Çocuklarımızı, ihtiyarlarımızı, dilsiz, şikâyetsiz hayvanlarımızı alıp çıkalım tepelere; kurak gönlümüze, bilenmiş öfkemize, tetikte duran sinirimize, homurdanmamıza, tahammülsüzlüğümüze sabır sağanağı isteyelim. Talut ve askerleri gibi, Musa aleyhisselama iman eden sihirbazlar gibi dua edelim:

-Rabbimiz üzerimize sabır yağdır. Ayağımızı sabitle.

-Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, bizim canımızı Müslüman olarak al.

Durduralım koşuşturanları kollarımızı makas gibi açarak, tutalım kollarından, dilimiz döndüğünce sabrı anlatalım sonra:

Sabret ey kardeşim… Peygamber mesleği sabır.

İmanında sabret. Senin sırtında kırbaçlar şaklamayacak, demir tırmıklarla yolunmayacak derin. Testerelerle doğranmayacaksın. Başından aşağı işkembeler, pislikler dökülmeyecek. Dikenler serilmeyecek yollarına. O halde isyan sözleri dökülmesin lisanından, diren belalara, musibetlere. Hastalığa sabret, sancına, ıstırabına. Cennet merdiveni say hastalığını. Ölüme sabret, “inna lillah ve inna ileyhi raciun” merhemini sür gönlüne. Sevinmelerin, sarılmaların, avunmaların nakıs kaldığı, yarınları muğlâk, günleri sayılı şu dünyadan, pörsümez, sönmez sevinçlerin, ayrılığı olmayan kavuşmaların diyarına, bir sefer olduğunu düşün ölümün. Mal, para pul, mülk, makam kaybına sabret. Kolayca yenilip, sevindirme şeytanı. Cemil olsun sabrın, şikâyetini gönlüne göm; Rabbin bilsin yeter, ısır dilini, taviz verme inancından. Asiyeyle, ashabı uhdutla, habib-i neccarla, sabır küpü peygamberlerle, ashab-ı kiramla beraber ol.

İBADETTE SABIR

İbadetlerinde sabırlı ol ey insan. Namazında, orucunda, zikrinde. Kırk gün, kırk ay, kırk yıl… Dervişleş. Sabrında yıllarca dergâhına eğri odun yakıştırmayıp, doğru odun kovalayan Yunus hassasiyetini güt. Duanda sabret. Küsme kabulü geciken yakarışın için. Kimselerin boş çevrilmediğini bil, ısrarla kaldır ellerini.

Davetinde sabret ey Müslüman. Bin yıl kapı kapı kurtuluşa çağıran Nuh aleyhisselamı çıkarma zihninden. Kovulanları, tart edilenleri, taşlananları yine de sabredip vazgeçmeyenleri hatırla. Kimse kapısında ısrarcı olunmaya Ebu cehilden daha az layık değil. Ebu cehilin kapısını tekrar tekrar çalan peygamber ümidiyle sabret. Bir an yeise düşüp de çizme kardeşinin üstünü, inatla dur kapısı önünde.

Helallerde sabret. Zorlansan da tayyip olanı seç. Haramlara karşı sabret. Kaymasın gözün, dilin şaşmasın, elin yanlışa uzanmasın.

Yık öfkeni, gerçek pehlivan ol. Çöz yumruğunu, indir elini. İleri gittiğini düşündüğün arkadaşına sabret.

İçtimai hayatını süsle sabırla Ey kardeşim. Müdürsen, patronsan, işverensen hata yapan personeline, çayı yanlışlıkla döküveren çaycına, kapıyı çalmayı unutan asistanına sabret.

HAYATIN HER ANINDA SABIR SABIR SABIR

Marangozsan budaklı tahtaya, demirci isen kaynamayan demire sabret. Müşteriye sabret satıcıysan. Çiftçiysen yemiş vermeyen ağaca sabret;

Huysuzluk yapan hayvana sabret; sövme, dövme, yıkma gönülleri. Bir anlık kızgınlıkla kabartma günah haneni.

Komşuna sabret; hastaysa inlemelerine, bebeği varsa hıçkırıklarına, homurdanma.

Anneysen, babaysan kusurlu yavruna sabret, döktüğü için yemeği, boyadığı için koltuğu bağırma, dövme; incitme minicik kalbini.

Eş isen eşine sabret, tuzsuz olan akşam yemeğine, çift çizgiyle ütülenmiş gömleğine, tahrip etme hukukunu hayat arkadaşınla.

Uzayıp giden, bir türlü çözülmeyen trafiğe sabret. Yüklenme kornaya, pencereden uzatma başını; kaleleş, abideleş sabrınla.

Yum gözünü görme, tut dilini söyleme, sıklaştır adımını, uzaklaş duyma.

Diz çök, koca bir kış karın altında sabreden buğdayın rahlesine, Ey insan! Asırlık çınarlardan al dersini, kozasını ağır ağır ören tırtıldan, anne karnında yavaş yavaş şekil bulan bebekten al. Bir meyve için aylarca sabırla didinen cılız fideye bak. Gör senin haricinde her şeyin sabrettiğini, sabırla olduğunu, sabırla meyve verdiğini.

Sabrı öğren… Sabrı yaşa… Sabrı yay… Sabret ey insan; Allah sabredenlerle beraberdir.

Kaynak: İbrahim Bozbeşparmak, Altınoluk Dergisi, 364. Sayı, Haziran 2016