Ramazan'da Susuz Kalmamak İçin Karpuz Kesin!

Ramazan ayının yaza denk gelmesi, sahur ve iftar arasındaki sürenin de oldukça uzun olması nedeniyle açlıktan ziyade susuzluk vücudu zorluyor. Uzmanlar, günlük sıvı ihtiyacını dengelemesi ve susuzluğu gidermesi için oruç tutanların karpuz yemelerini tavsiye etti.

Yaklaşık 17 saat hem açlık hem de susuzluk dönemine geçileceğini belirten Diyetisyen Aslı Cemile Özatan, bu dönemde hem sağlıklı ibadeti yerine getirebilmek hem de kilo verebilmek için çok daha düzenli bir beslenmeye yer verilmesi gerektiğine dikkat çekti.

ÇORBAYLA ÖĞÜNE BAŞLAMAK SIVI ALIMININ DESTEKÇİSİ

Özatan, “Aynı zamanda su miktarını artırabilmek için özellikle iftarda ve sahurda bir miktar çorbayla öğüne başlamak sıvı alımının destekçisi olacaktır.

Özellikle de sahurda aldığımız kahve ve çay sıvı alımının vücuttan çok daha hızlı atılımını sağlayacak ve susuzluğun en büyük sebeplerinden birini oluşturacak. Bu sebeple biz sahurda özellikle ayran, süt, soda ya da bitki çayı tüketimlerini öneriyoruz” dedi.

karpuz.1

SUSUZLUĞU GİDERMEK İÇİN KARPUZ BİREBİR

Ramazan'da susuzluğu giderebilmek için özellikle yaz meyvelerinde karpuzun öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Özatan, “Bununla birlikte yine mevsim meyvelerinden eklemiş olduğumuz su tüketimine de ramazan döneminde bol bol yer vermemiz gerekiyor.

Kuru meyveleri tüketmek yerine özellikle hem sahur hem de iftardan sonra yatana kadarki süreçte bol su ihtiva eden karpuz tüketimine yer verilmesini istiyoruz. Onda da miktarında çok aşırıya kaçmadan şişkinliğin yaşanmaması için yaklaşık 5-6 dilimlik porsiyonlar halinde sıvı tüketiminin artışında bize destek sağlamasını istiyoruz.

Bununla birlikte hem iftar hem de sahurda soda ve bitki çaylarını olabildiğince yer vermemiz gerektiği bu Ramazan döneminde, iftarda orucumuzu açtıktan sonra ve sahurda yatana kadar toplam mutlaka günlük sıvı ihtiyacımızın 3 litre olduğunu bildiğimiz için de ara ara su tüketimlerine yer vermemiz gerekiyor” diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.