Ramazan'ın En Kıymetli ve Bereketli Vakti “Kadir Gecesi”

RAMAZAN ÖZEL

Ramazan'ın en kıymetli ve bereketli vakfi Kadir Gecesi'nde neler oldu? Kadir Gecesi'nin önemi ve fazileti nedir? Hz. Aişe'den (r.a) nakille Kadir Gecesi'nde okunması tavsiye edilen dua hangisidir?

Ramazân-ı Şerîf’in en müstesnâ vakti “Kadir Gecesi”dir. Bu mübârek gece;

‒Kendisinde Kur’ân indirilmekle şereflenmiş, müstakil bir sûre ve pek çok hadîs-i şerîf ile yüksek kıymeti bildirilmiş,

‒Başta Cebrâil -aleyhisselâm- olmak üzere melek akınlarıy­la ulvîleşmiş,

‒Mü’minlerin, görünmez rûhânîler tarafından selâmlandığı,

–İlâhî rahmet ve mağfiretin âdeta sağanak sağanak yağdığı,

–Ebedî kurtuluş kapılarının ardına kadar açıldığı, şafak ağarıncaya kadar feyz, bereket ve mânevî fırsatlarla dolu bir gecedir.

Yine bu gece, Cenâb-ı Hakk’ın, Peygamber Efendimiz’e ve O’nun şahsında ümmet-i Muhammed’e duyduğu husûsî muhabbetin bir nişânesidir. Zira önceki peygamberler ve ümmetlere böyle bir gecenin bahşedilmiş olduğuna dair herhangi bir kayda rastlamıyoruz.

Düşünmek gerekir ki, herkesin cömertliği kendi gücü nisbetindedir. Sonsuz kudret sahibi olan Rabbimiz, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i ve O’na tâbî olan ümmetini ne kadar çok seviyor ki, bin ayın faziletini, yani ibadetle ihyâ edilen 83 küsur senenin ecrini, Kadir Gecesi’ni ihyâ edenlere lûtfediyor.

Bize en ufak bir hediye verene bile teşekkür etmek bir vicdan borcudur. O hâlde Cenâb-ı Hakk’ın böylesine muhteşem hediyesine mukâbil ne kadar şükretmeliyiz?

Şüphesiz ki o mübârek geceyi aramak, ona hazırlanmak ve lâyıkıyla ihyâsına gayret etmek, bu muazzam ilâhî lûtfa karşı, en güzel şükür ifademiz olacaktır.

KADİR GECESİNDE OKUNACAK DUA

Hazret-i Âişe Vâlidemiz:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl duâ edeyim?” diye sormuş, Fahr-i Kâinat Efendimiz de:

اَللّٰهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى

“«Allâh’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!» diye duâ et!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 84; İbn-i Mâce, Dua, 5)

Zira bu gece, af ve mağfiret gecesidir. Lâkin Cenâb-ı Hak “kul hakkı”nı ilâhî affının dışında tutuyor. Bu sebeple borçlar ve diğer kul hakları için, hak sahipleriyle helâlleşmek zarûrîdir. Aksi hâlde kul hakkının ödenmesi kıyamete kalıyor. O gün insan, hakkını yediği kişiye sevaplarını verecek, hattâ sevapları biterse, o kişinin günahlarını yüklenecek.

Bunun içindir ki Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, vefatından önce mü’minlere âdeta vasiyet mâhiyetindeki son hatırlatmalarını yaparken, sözü kul hakkına getirerek:

“–Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki dünya rüsvâlığı, âhirettekinin yanında pek hafif kalır.” buyurmuştur. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319)

Velhâsıl bu mübârek günlerde hem tevbe ve istiğfarda buluna­cağız, hem de üzerimizde hakkı bulunan insanlarla bir an önce helâlle­şeceğiz. Şayet hak sahibini bulup helâlleşme imkânı kalmamışsa, onun adına hayırlar yapıp istiğfâra devam edeceğiz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2021 – Mayıs, Sayı: 423