Ramazan’ın Ruhunu Yaşamak
Ramazan’ın manevi ruhunu yaşamak ve yaşatmak her Müslümanın görevidir. Peki bir Müslüman Ramazan’ın ruhunu nasıl yaşar?
Yaradan’a kulluk demek olan ibadetlerimiz; bedenî, malî ve karma (hem bedenî hem malî) olmak üzere üç kısma ayrılmıştır. Oruç ibadeti bedenî ibadetler türünden olup; her ferdin bizzat kendisi tarafından yerine getirilmesi gereken, başkası tarafından eda edilemeyecek olan bir mahiyet taşır. Ancak bu ibadetin diğer bedenî ibadetlerden farklı bir yönü vardır ki, oruç tutamayanlar, tutamadıkları her gün için keffâret olarak bir fakire sadaka vermekle mükelleftirler. Böylece oruç ibadeti, kendisi bedenî, ama keffareti malî bir ibadet olarak karşımıza çıkar. Oysa diğer ibadetlerde durum böyle değildir. Mesela namazı hiçbir türlü kılamayacak olanlardan namaz sâkıt olmakta, malî bir yükümlülük oluşmamaktadır.
Bu zaviyeden bakıldığında oruçta içtimai yönün ortaya çıktığı görülür. Zira oruç bir diğerkâmlık eğitimi verir. Maksat; aç kalmak, susuz kalmak veya şehevî arzulardan kesilmek değil de, açın, suya muhtacın ve bekârın hâli ile hâllenmektir. Nitekim oruç tutamayanların doğrudan bir fakiri doyurmak durumunda olması da buna işaret etmektedir.
AÇLIKLA MÜCADELE VASITASI
Oruç, bir nevi açlıkla mücadele vasıtasıdır. Oruçlu insan kendi ihtiyarı ile aç kalmaktadır. Toplumda ise zorunlu açlar vardır. Nasıl ki, oruç süresi içerisinde kendi isteği ile aç kalanlarla zorunlu olarak aç kalanlar eşitleniyor ve aynı duyguları hissediyorlarsa, iftarda\toklukta da asgari düzeyde nimetleri paylaşabilmelidirler. Bu yönü ile oruç ibadeti Müslümanı bireysellikten kurtarıp içtimaileştiren içtimai bir ibadettir.
Koca bir Ramazan ayını oruçla geçirip çevresindeki açlarla bir etkileşim içine girememiş olan Müslüman, orucun hikmetini kavrayamamış, orucun inşa ettiği merhamet duygusundan nasip alamamış bir zavallı konumundadır.
RAMAZAN’DA PAYLAŞMAK
Oruç aynı zamanda toplumsal barışın tesisinde de büyük önem taşır. Açlığı paylaşan bireyler arasında bir dayanışma ruhu oluşur. Aynı topraktan yaratılan insanların birbirleri arasında bir üstünlük yarışana girmesini kıracak olan bu paylaşma duygusu Ramazan dışına taşınabildiğinde oruçtan beklenen hikmetlerden biri gerçekleşmiş olur. Oruç; bireysel olarak insanı kendinde tutarken, toplumsal olarak dışa açan ve farkındalık oluşturan bir ibadettir.
Oruçla geçirdiğimiz bir aylık ibadet yoğun bu Ramazan ikliminden ömrümüzün sair günlerine taşıyacağımız güzellikler biriktirmeliyiz. Açlıkla maddî ve manevî arınmış olan beden ve ruhumuzun kazanımlarını korumalıyız. Oruçla rikkat kazanan ruhumuz Ramazan dışında da gönül kırmamaya, kalp incitmemeye devam etmeli. Haramlar şöyle dursun helâle bile yaklaşmayan organlarımız Ramazan’dan sonra da haramlardan uzak durmaya devam etmelidir.
Elbette Ramazan iklimini bütün bir sene aynen yaşamaya gücümüz yetmez. Ancak Ramazan’dan hatıraları yanımızda bulundurma gayreti içinde olmalıyız. Ramazan temizliğini muhafaza etmeliyiz. Ramazan görmüş ve yaşamış bir Müslüman kimliği taşımalıyız.
Ramazan’da yoğunlaştığımız Kur’an-ı Kerim tilavetini hayatımızın her gününe yaymalıyız. Oruç bir takva eğitimidir. Oruçla kişi muttaki\takva sahibi olabilir. Ve Kur’an takva sahiplerine bir hidayettir. Kur’an’ın hidayetini üzerimizde göstermeliyiz.
RAMAZAN İNFAK AYIDIR
Ramazan bir infak ayıdır. İnfak; takva sahibi müminlerin temel niteliklerinden biridir. Ramazan’da açılan eller, sonrasında kısılmamalı, kazanılan bu infak hasleti hayatın merkezine yerleştirilmelidir. Toplumda mutsuz ve umutsuz hiçbir fert kalmayana kadar Müslüman infak halinde olmalıdır. Sahip olduğu iyilik ve güzellik adına ne varsa etrafındaki insanlarla ve hatta hayvanat ile paylaşabilmelidir.
İnfakın konusu sadece maddi varlıklar olarak görülmemelidir. Toplumda aranan \ geçerliliği olan her şey infakın konusunu teşkil etmektedir. Bu açıdan bir müminin infak edeceği en güzel husus iman şahsiyetidir. Ramazan iklimi bir yönü ile sahip olduklarımızdan infak etme fırsatı verirken bir yönü ile de infak edecek sermaye biriktirme imkânı sağlamaktadır. Henüz fırsat varken bu manevi iklimde sabır, samimiyet ve diğerkâmlık gibi erdem ilkelerini toplayıp hem kendimiz hem de çevremiz için bütün zamanlara taşımaya gayret edelim.
Rabbim oruçla bir kıvam kazanıp bütün mahlûkata şefkat olabilmeyi ve Ramazan-ı Şerif ayında elde ettiğimiz isar ve diğerkâmlık gibi içtimai meziyetleri bütün ömrümüze taşıyabilmeyi ve bu ayın hürmetine cehennemden azat olmayı bütün ümmet-i Muhammed’e ve bizlere nasip etsin… Âmin!
Kaynak: Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım, Altınoluk Dergisi, Sayı: 423
YORUMLAR