Rasûlullah'ın Kur'ân-ı Kerîm Hassâsiyeti
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- en çok Kur’ân talebeleri olan ashâb-ı suffe ile meşgul olurdu. Açlık ve yokluk zamanlarında bile onlara Kur’ân tâlim ederdi.
Ümmetinin Kur’ân-ı Kerîm ile nasıl ve ne kadar alâkadar olduğunun ve kendisinin bu hususta sorgulanacağının endişesi içerisinde olan Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de bu sebeple en çok Kur’ân talebeleri olan ashâb-ı suffe ile meşgul olurdu. Açlık ve yokluk zamanlarında bile karnına taş bağlayıp onlara Kur’ân tâlim ederdi.
BİR LOKMA EKMEĞİN ZİKRİ
Abdullah ibn-i Mes’ûd -radıyallâhu anh- ashâb-ı suffe talebesiydi. Orada Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in rahle-i tedrîsinde yetişti. Derdi ki:
“Bize Allah Rasûlü’nden öyle hâller in’ikâs etti ki boğazımızdan geçen lokmaların zikrini duyuyorduk.” (Buhârî, Menâkıb, 25)
Peygamber Efendimiz’in Kur’ân’ı tâlim hususundaki gayretini örnek alan sahâbe nesli de Medîne-i Münevvere’yi Kur’ân üstadlarıyla doldurdu.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012