Ravza-i Mutahhara Nedir, Nerededir?

Ravza-i Mutahhara ne demektir? Ravza-i Mutahhara neresidir?

Ravza-i Mutahhara, Mescid-i Nebevî içinde Hz. Peygamber’in kabri ile minberi arasındaki bölümdür.

Ravza-i Mutahhara, temiz bahçe demektir. Bu tâbir; Medîne’de Mescid-i Nebevî’de Peygamber Efendimiz’in kabri ile minberi arasındaki bölüme denir. 10×20 = 200 metrekarelik bir alandır.

Peygamberimiz “Evimle minberim arası, cennet bahçelerinden (ravza) bir bahçedir.” buyurmuştur. (Buhârî, Fadlü’s-Salat. 6; Müslim, Hac, 500-502)

MESCİD-İ NEBEVİDE NAMAZ KILMANIN FAZİLETİ

Resûl-i Ekrem, Mescid-i Nebevî’de kılınan namazın Mescid-i Harâm hariç diğer yerlerde kılınan namazdan bin kat daha faziletli olduğunu haber vermiş, (Buhârî, “Fażlü’s-śalât fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne”, 1; Müslim, “Ĥac”, 505-510) bu hadisler Resûlullah’ın mescidinin faziletine, onun içinde de Ravza-i Mutahhara’nın daha faziletli olduğuna delil sayılmıştır. Ancak sözü edilen mekânın genişliği ve ifadenin mecaz olup olmadığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür.

İmam Mâlik gibi bazı âlimler hadisi zâhirî mânasına göre yorumlamayı daha uygun görmüştür. (Semhûdî, II, 162) Bazılarına göre ise yapılan ibadetler sebebiyle burası rahmetin inmesi, insana mutluluk vermesi açısından cennete benzer. Dolayısıyla Resûl-i Ekrem’in cennetin anaların ayakları altında, kılıçların gölgesinde bulunduğuna ve hasta ziyaret eden kimsenin cennet bahçelerinden bir bahçede olduğuna dair sözleri veya güzel geçen bir gün için, “Bugün cennet günlerinden biriydi” denilmesi gibi mecazi bir anlam ifade eder. (İbnü’l-Esîr, I, 493; Semhûdî, II, 164, 165)

RAVZA-İ MUTAHHARA NERESİ?

Hz. Peygamber’in evinden maksadın Hz. Ayşe’nin odası mı (hücre-i saâdet), yoksa mescidin doğu duvarı boyunca sıralanan hanımlarına ait odaların tamamı mı, minberden maksadın bulunduğu yer mi, yoksa hücre-i saâdet hizasındaki batı duvarı mı olduğu konusunda da farklı görüşler nakledilir. Eyüp Sabri Paşa bu konudaki görüşleri dikkate alarak Ravza-i Mutahhara planıyla ilgili üç değişik çizim yapmıştır. (Mir’âtü’l-Haremeyn, II, 154-156)

Bazı âlimler Ravza-i Mutahhara’nın alanının bütün mescidi kapsadığını söylemiş, ravzanın Mescid-i Nebevî ile musallâ arasında olduğunu bildiren bir rivayete dayanarak Mescid-i Nebevî ile bayram musallâsı (Mescid-i Gamâme) arasında kalan alanı buna dahil edenler de olmuştur. (İbn Şebbe, I, 138) Ancak Ravza-i Mutahhara’yı hücre-i saâdet ve minber arası olarak ifade eden rivayetler daha güçlüdür.

Günümüzde Ravza-i Mutahhara’nın güneyi mihrabın hemen kıble tarafındaki demir korkuluk ve kitap raflarıyla sınırlanmış olup doğudan batıya 22 m., kuzeyden güneye 15 m. olmak üzere yaklaşık 330 m²’lik bir alanı kapsamaktadır. Batı tarafında III. Murad’ın armağanı olan minberle ortada Kayıtbay döneminden kalan mihrap yer alır. Bu alanda her biri ayrı bir hâtırayı yaşatan sütunlar bulunmaktadır.

Muhallaka Sütunu

Muhallaka sütunu Hz. Peygamber’in minber yapılmadan önce dayandığı hurma kütüğünün yerindedir ve kıbleye göre sağ taraftan mihraba bitişiktir.

Ravza-i Mutahhara Kokusu

Halûk, adlı bir koku sürülmesi sebebiyle bu adla anılan sütun, Resûl-i Ekrem’in minberde hutbe okumaya başlaması üzerine hurma kütüğünün inlemesinden dolayı Hannâne, Haccâc b. Yûsuf’un gönderdiği mushafın burada bir sandık içinde korunmasından dolayı Mushaf sütunu diye de anılmıştır.

Kura veya Aişe Sütunü

Kur‘a sütunu, Hz. Peygamber’in kıble değişikliğinden sonra on gün kadar namaz kılıp sonra bilinen mihrabına geçtiği yerdedir. Hz. Aişe’nin, “Eğer orada ibadetin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi insanlar izdiham sebebiyle aralarında kura çekerlerdi” şeklindeki sözünden dolayı buraya Kur‘a veya Ayşe sütunu denilmiştir. Muhacirlerden bazıları bu sütunun yanında toplanmayı âdet edindiklerinden Meclisü’l-muhâcirîn olarak da anılırdı.

Ebû Lübâbe Sütunu

Tövbe (Ebû Lübâbe) sütunu, Ebû Lübâbe’nin Benî Kurayza kuşatması sırasında yaptığı hatadan dolayı kendisini bağladığı sütundur ve Kur‘a sütununun kıbleye göre solunda yer almaktadır.

Üstüvânetü’s-serîr Sütunu

Ravzada mevcut sütunlardan biri de Resûlullah’ın itikâfa girdiğinde üzerinde istirahat ettiği hurma yaprağından yapılmış yaygı veya yataktan (serîr) dolayı Üstüvânetü’s-serîr diye anılan sütun olup Tövbe sütununun doğusunda hücre-i saâdetin şebekesiyle bitişiktir. Bunun kuzeyinde yine şebekeye bitişik olan Muhâfız sütunu (Üstüvânetü’l-mahres, Üstüvânetü Emîri’l-mü’minîn Ali b. Ebû Tâlib) Hz. Peygamber’e bir zarar gelmemesi için Hz. Ali’nin yanında oturup onu gözetlediği yerdedir.

Elçiler Sütunu

Allah’ın, resulünü insanlardan koruyacağına dair âyet nâzil olunca (el-Mâide 5/67) orada beklemeye gerek kalmamıştır. Bu sütunun kuzeyinde Resûl-i Ekrem’in, yanında elçileri kabul ettiği Elçiler sütunu (Üstüvânetü’l-vüfûd) yer almaktadır.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

RAVZA-İ MUTAHHARA’DA OSMANLI MÜHRÜ

Ravza-i Mutahhara’da Osmanlı Mührü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.