Ravza-i Mutahhara'nın Fazileti

Ravza-i Mutahhara'nın fazileti ve önemi nedir? Ravza-i Mutahhara'nın cennet bahçelerinden bir bahçe olduğuna dair alimlerin görüşleri...

Âlimler Ravza-i Mutahhara’nın Cennet bahçelerinden bir bahçe olması mevzuunda ihtilaf etmişlerdir. Tercih edilen görüş:

Ravza-i Mutahhara, aslen Cennet’ten kopmuş bir parçadır ve tekrar oraya dönecektir. Tıpkı Hacer-i Esved gibi.

Cenâb-ı Hak Hz. İbrahim’e ikrâmda bulunarak Hacer-i Esved’i Cennet’ten getirmişti, Allah Rasûlü’nün derecesi daha ulvî olduğu için ona da Ravza’yı lûtfetti.

Âlimler şöyle demişlerdir: Ravza-i Mutahhara’da namaz kılmak, Mescid-i Nebevî’nin diğer yerlerinde namaz kılmaktan daha faziletlidir. Ancak farz namazı ilk safta kılmak, Ravza’da kılmaktan daha faziletlidir.

SELEMAN KABİLESİ

 Habîb ibn-i Amr es-Selemânî şöyle anlatır:

Selemân kabilesi heyetiyle Allah Rasûlü’nün huzûr-i âlîlerine vardık. Biz yedi kişi idik. Allah Rasûlü’ne Mescid’in hâricinde tesadüf ettik. Dâvet edildikleri bir cenazeye gidiyorlardı:

“–es-Selâmu aleyke yâ Rasûlallah!” dedik.

“–Sizin üzerinize de olsun, siz kimlersiniz?” buyurdular.

“–Biz Selemân kabilesindeniz, size İslâm üzere beyʻat etmek için geldik. Arkamızda kalan kavmimizin de temsilcileriyiz” dedik.

Allah Rasûlü (s.a.v) hizmetçileri Sevbân’a döndüler ve:

“–Bu heyeti, heyetlerin misafir kaldığı yere yerleştir!” buyurdular.

Öğle namazını kılınca Minber ile evinin arasına oturdular. Biz kendilerine doğru ilerledik ve namazdan, İslâm’ın hükümlerinden ve rukyeden (okuyarak tedaviden) sorduk. Sonra müslüman olduk. Döneceğimiz zaman her birimize beşer ukiyye verilmesini emrettiler ve beldemize döndük. Bu hâdise 10. senenin Şevval ayında idi. (İbn Saʻd, I, 332)

Rasûlullah (s.a.v) bu heyete:

“–Beldeniz nasıldır?” diye sordular. Onlar da:

“–Kuraktır, Allah’a dua edin de beldemize su ihsân eylesin, biz de vatanımızda kalalım” dediler.

Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.v):

“–Allah’ım, onların diyarını yağmurla sula!” diye dua ettiler. Onlar:

“–Yâ Rasûlallah, elinizi biraz daha kaldırınız! Zira böyle yapmak yağmurun daha fazla yağmasına sebep olur ve daha hoştur” dediler. Rasûlullah (s.a.v) tebessüm buyurdular ve koltuk altındaki beyazlık görünecek kadar mübarek ellerini kaldırdılar.

Habîb ibn-i Amr şöyle devam eder:

“Medine’de üç gün kaldık, Allah Rasûlü’nün ikramları âdeta üzerimize yağıyordu. Sonra huzurlarına gelip vedâlaştık. Bize hediye verilmesini emrettiler ve her birimize beşer ukıyye verdiler. Bilâl (r.a) bizden özür dileyerek:

«–Bugün yanımızda fazla mal yok! (Bu kadar verebildik)» dedi. Heyettekiler:

 «–Bu verdiğiniz ne kadar çok ve hoş!» dediler.

Sonra beldemize geldik ve Rasûlullah Efendimiz’in dua ettikleri gün ve saatte oraya yağmur yağmış olduğunu gördük.” (Ebû Nuaym, Delâlü’n-nübüvve, I, 449)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RAVZA-İ MUTAHHARA NEDİR, NEREDEDİR?

Ravza-i Mutahhara Nedir, Nerededir?

RAVZA-İ MUTAHHARA NE DEMEK?

Ravza-i Mutahhara Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.