Refleks Ne Demek?
Refleks nedir, ne anlama gelir? Refleksler neden önemlidir? Reflekslere örnekler.
Türk Dil Kurumu (TDK) refleks kelimesini “dıştan gelen bir uyarıma karşı oluşuveren, devinim, salgı gibi tepkiler biçiminde kendini gösteren, istençdışı sinir etkinliği” şeklinde tarif ediyor.
REFLEKSE ÖRNEK
Esas itibariyle tıbbi bir terim olan refleks, her alanda çok yaygın karşılık bulunca tarifi sözlükten almaktan daha anlamlı olur diye düşündük. Sinirbilimdeki karşılığını ise maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz: Bir uyaran olacak, buna karşılık vücut bir cevap verecek. Misal:
Oğlum su verir misin?
Göz ile sürahinin yeri tespit edilecek, bardak bulunacak. Sağ elin parmak kaslarına fleksiyon talimatı gidecek. Kasların içinde sarkolemma denen hücre zarında oluşan aksiyon potansiyeli ile su verilecek.
Emin olun her nokta bir basamağı ifade ediyor. Bir bardak suyun kırk yıldan az eksik hatırı olması bu sebepten. Bizim amacımız da işin ne kadar girift, kendi içinde mükemmel koordine ama dışarıdan anlaşılması imkânsız düzeyde çetrefilli olduğuna işaret etmek.
Su ikramından başlayıp pilotun ani bir değişiklikte onlarca parametreyi saniyeler içinde değiştirmesi kasların motor faaliyetine örnektir. Bir de yazımızın konusu olan refleksler var.
Ne farkı var refleksin peki?
En önemlileri şunlar:
Düşünülmüş, tasarlanmış hareketlerin merkezi beyin, reflekslerin merkezi ise omurilik.
Reaksiyonun süresi de önemli; reflekslerde cevap hazır bekliyor. Düğmeye basıldığında an içinde cevap veriliyor.
Reflekslerde cevap sabittir. Su istendiğinde sürahiden ya da musluktan doldurmak, büyük ya da küçük bardak kullanmak mümkünken refleksif bir cevap, hazırda bekleyen aksiyonun icrasıdır.
Bazı refleksler doğuştan gelir ve tüm insanlarda aynen görülür. Yenidoğan bebeklerin emmesi, genze kaçan cisimlere öksürerek karşılık vermek gibi. Biraz daha karmaşık olanları ise sonradan öğrenilir. İlk defa bisiklete bindiğinizde, hareketiniz yavaş ve düzensizdir, sıklıkla düşmeyle sonlanır.
Şimdi dengemi sağlamalıyım, bisiklet sola yattı ben sağ pedala biraz daha yüklenmeliyim gibi. Her hareket ölçülür, değerlendirilir, merkeze sunulur, o bir karar verir, icrası için talimat hazırlanıp, iletilir… derken, düşülür tabii ki.
İşte bu sebepten refleksler çok kıymetlidir. Hareket yapıla yapıla alışkanlık kazanılır. Kontrol beyinden, omuriliğe geçer düşünme ve yollarda iletim için geçen süre azalır, sonuçta iki gün sonra gözünüz kapalı bisiklet sürer hale gelirsiniz.
Refleksler kaybolduğunda da hayatta kalma ihtimaliniz azalır. Günlük hayatta bilerek ya da bilmeyerek kendisinden istifade ettiğiniz refleksler tıbbi olarak da çok önemli hizmetler görür. En basiti öksürük refleksidir. Öksürük işlemi, hava yollarının duvarlarındaki reseptörler, buraların uyarılmasıyla harekete geçen vagus siniri ve efferent (getirici) yolların talimatı ile kasılıp, dışarı doğru hareketin başlamasıdır.
Öksürük refleksi, ömür boyu ortalama 15 x 60 x 60 x 24 x 365 x 70 kere dış ortamla temas eden ve tertemiz olması gereken akciğerlerin -tabirimizin kabalığını hoş görürseniz- bekçi köpeğidir.
Bazen uyaran yabancı kedi - köpek ya da farklı bir cisim olur, köpek onu ısırır götürür bahçe dışına atar. Bazen rakip güçlü ya da ardarda gelen düşman topluluğudur. Alarm gibi görev yapıp evin sahibini uyarır, mesele tetkik edilip kalıcı bir çözüm üretilir. Akciğerlere doğru hareket eden düşman, genze kaçmış birkaç damla su ya da yoğun tozlu bir hava ise üç beş öksürükle yabancı unsur dışarı atılır.
Eğer havayolundaki düşman maden işçilerininki gibi sürekli alınıyor ya da tümör kitlesi gibi oraya yerleşip kalmış bir odak ise öksürük alarm vazifesi yapar mesele hekime havale edilir. Öksürük kesici ilaçlar bu yüzden -kısıtlı alanlar hariç- anlamsızdır. Bekçi köpeği havlıyorsa, onu neyin rahatsız ettiğine bakılır, uyaran bertaraf edilir. Köpeğin ağzı bantlanmaz.
Normalde bir soluk alma ile gelen havada 5 partikül normal sayılıp bunun üzerinde öksürük refleksi uyarılırken bazı hassas bireylerde 2 toz taneciği bile öksürüğü uyarabilmektedir. (Rakamlar gerçek değil, farazidir.) Alerjik bünyeli kişiler bu istisnanın meşhur örneğidir.
Böyle durumlarda esas olan; refleksi uyaran toz, polen, koku gibi tetikleyiciden uzak kalmaktır. Bahçenize bunların girmesini engellemelisiniz, öksürük kesici kullanarak çözüm üretmeye çalışmak köpeğinize uyku ilacı vermek gibi olur. Evet, bir müddet öksürmez rahat edersiniz ama ilacın etki süresi bittiğinde evinizi hırsızlar, ciğerlerinizi toz toprak işgal etmiş olur.
Refleks demişken birkaç bilim dalının kurucusu sayılan Rus bilim adamı Pavlov’u anmazsak olmaz. Pavlov’un olaya katkısı, adıyla anılan meşhur bir deneydir. Buna göre köpekler et görünce iştahlanır, ağızlarından salya gelmeye başlar malumunuz. Pavlov bir grup köpeğe her et verişinde aynı anda bir zil çalar. Zil çalar, et gelir, ağız sulanır, yemek yenir, bu alışkanlık haline gelecek kadar tekrarlanır. Sonra günün birinde zil çalar, et gelmez, ama salya artışı aynen olur. Buna şartlı refleks ya da klasik koşullanma denir.
İnsan dedik köpek dedik ama gördüğünüz gibi mesele basit ilmî bir mesele değil. Fizyolojide olduğu gibi psikoloji ve sosyolojiyi ilgilendiren birçok şey refleksif olarak meydana geliyor. Bunları anlamadan meselelerin tahlili zor. Okurlarımız, anlayacak kadar ariftir nasıl olsa, biz giriş yaptık kalanını siz yazarsınız.
Tefekkürlü vakitler niyazı ile…
Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 425
YORUMLAR