Resmi Nikah Kıymaksızın Sadece Dini Nikah Kıymak Uygun mudur?

Resmî nikâh olmaksızın yalnız dini nikâh ile yetinmek uygun mudur?

Akıllı ve ergen müslüman bir erkekle Müslüman veya ehl-i kitap bir kadının evlenmesinde iki şahidin hazır bulunması, icap ile kabulün o anda akdi meydana getirecek siyga ile ifade edilmesi akdin sıhhati için yeterlidir. Kur’an’da, evlilikte kadını doğrudan muhatap alan ve veliden söz etmeyen âyetler vardır.[1] Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Dul kadın hakkında velinin yapabileceği bir iş yoktur.” [2] “Bekâr kadın, kendisi hakkında velisinden daha fazla hak sahibidir.” [3] Bu delilleri dikkate alan Hanefîler, evlilikte velinin onayını, nikâhın bir rüknü veya şartı değil, sünnet veya müstehap olarak değerlendirmişlerdir.

Hanefîler dışında üç mezhebe göre ise, akıllı ve ergen kız çocuğunun evlenmesinde, velisinin onayının bulunması bir sıhhat şartıdır. Onlar bu konuda, evlendirmekten söz eden kimi âyetleri[4] ve Hz. Peygamber’in, “Veli ve iki adaletli şahit bulunmadıkça nikâh olmaz.” [5] “Bir kadın velisinin izni olmadan evlenirse, onun nikâhı batıldır.” [6] hadisine dayanırlar. Hanefîler, karşı görüşte olanların öne sürdüğü, evlendirmekten söz eden âyetlerin gereklilik bildirmediğini, hadislerin ise zayıf, hatta kimisinin mürsel (râvî atlanarak nakledilen hadis) olduğunu ortaya koymuş ve evlilikte velinin bulunmasını vâcip değil, müstehap derecesinde görmüşlerdir.[7]

RESMİ NİKAH OLMAKSIZIN DİNİ NİKAH KIYMAK DOĞRU MUDUR?

Belediye memurunun veya bir din görevlisinin hazır bulunması nikâhın rükün veya şartlarından değildir. Ancak resmî nikâh yaptırmaksızın yalnız dini nikâhla yetinmeyi, günümüz hukuk sistemi yeterli görmediği için, böyle bir nikâh yaptırımsız kalmaktadır. Taraflar İslâm’ın sağladığı hak ve yükümlülüklere tam olarak uydukları takdirde bir sakınca doğmayabilir. Ancak gerek doğacak çocukların nüfus kütüğüne kayıt problemi, gerekse bir anlaşmazlık durumunda kocanın mehir, nafaka, çocukların bakımı gibi mâlî yükümlülükleri yerine getirmemesi durumunda kadının onu kanun yoluyla zorlama imkânı bulunmaz. Vefat durumunda miras hakları da, daha önce güvence altına alınmamışsa, diğer mirasçıların insafına kalır.

Osmanlı döneminde 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi bu konuda ileri bir adım atarak Müslüman, Hıristiyan veya Yahudilerin kendi inançlarına göre evlilik akdi yapmalarına imkân sağlamıştır. Buna göre, daha önceden ilân edilen düğün salonu, kilise veya havrada, evlenecek eşlerden birisinin ikâmetğahı hâkiminin veya nâibinin nikâh memuru olarak hazır bulunması ve evliliği tescil etmesi sağlanarak, devletin üniter yapısına zarar vermeden dînî-medenî nikâh ikiliği ortadan kaldırılmıştır. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde bu evlilik yöntemi uygulanmaktadır.[8]

Ancak nikâh memurunun, evlenecek taraflarda din ayrılığı ve süt hısımlığı gibi dini şartları araştırma yetkisi bulunmadığı için nikâhın bir din görevlisinin denetiminde kıyılması, bu konuda yapılabilecek yanlışlıkları önler. Bu yüzden resmî nikâhtan sonra İslâmî nikâhın yapılması, uzman bir din görevlisinin nikâhın İslâmî kurallara da uygun olduğunu onaylaması anlamını taşımaktadır.

Ülkemizde son Medeni Kanun değişikliği ile müftülüklere de evlilik akdi yapma yetkisi verildiği için, bu nikâhın dini nikâh özelliğini de kazandığını düşünmek gerekir. Çünkü bu nikâhı akteden müftü veya temsilcisinin, nikâh öncesinde din ayrılığı ve süt hısımlığı gibi bir evlenme engelinin bulunup bulunmadığını araştırma görevi vardır.

Şâfi mezhebine göre, nikâhta kadının velisinin bulunması sıhhat şartı olduğu için günümüzdeki resmi nikâhlar İslâmî açıdan geçerli olmaz. Çünkü Hz. Peygamber; velisiz nikâh akdi olmaz” [9] buyurmuştur. Ancak Hanefîler yukarıda verdiğimiz başka delillere dayanarak, akıllı ve ergen kız çocuğunun evlenmesinde velinin onayını, bir sıhhat şartı değil, müstehap (güzel bir davranış) olarak görmüşlerdir. Belediye nikâhlarında, belirli yaştan sonra veliye yer verilmediği açıktır. Bu yüzden Şâfiî mezhebine mensup olan kimsenin, belediye nikâhından sonra İslâm’a uygun yeni bir nikâh kıydırması gerekir.

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/230; Ahzâb, 33/50. [2] Ebû Dâvud, Nikâh, 25; A. İbn Hanbel, I, 334. [3] Ebû Dâvud, Nikâh, 25. Hadislerin kritiği için bk. Ebû Dâvud, Çağrı baskısı, II, 577-579. [4] bk. Bakara, 2/232; Nûr, 24/32 [5] Ebû Dâvud, Nikâh, 19; Dârimî, Nikâh, 11; Serahsî, Mebsût, V, 31. [6] Ebû Dâvud, Nikâh, 19; Tirmizî, Nikâh, 14; Dârimî, Nikâh, 11. [7] bk. Geniş bilgi için bk. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, s. 287 vd. [8] Bilgi için bk. Hamdi Döndüren, age, s. 125-128, 184, 185; H.A.K. metni için bk. Cerîde-i İlmiye, Yıl: 4, Sy. 34, Sh. 104, Takvîm-i Vekâyi, 31 Teşrîn-i Evvel 1333. [9] bk. Buhârî, Nikâh, 36; Ebû Dâvud, Nikâh, 19; Tirmizî, Nikâh, 14, 17; İbn Mâce, Nikâh, 15; Dârimî, Nikâh, 11

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RESMİ NİKAH KIYDIRAN AYRICA DİNÎ NİKAH KIYDIRMALI MI?

Resmi Nikah Kıydıran Ayrıca Dinî Nikah Kıydırmalı mı?

EVLENMELERDE VE BOŞANMALARDA RESMÎ NİKAH DÎNÎ NİKAH YERİNE GEÇER Mİ?

Evlenmelerde ve Boşanmalarda Resmî Nikah Dînî Nikah Yerine Geçer mi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.