Retweet Yapmak Hafızanızı Zayıflatabilir

Dijital dünyada artık bilgi parmaklarımızın ucunda, sosyal medyada aşağı ya da yukarı kaydırılmak için bekliyorlar.

Sosyal medyanın işlevi, ilk yaygınlaşmaya başladığı yıllarda halk arasında ‘ilkokul arkadaşını bulma’ olarak biliniyordu. Tabii ki sosyal medyanın tek görevi ilkokul arkadaşımızı buldurmak değil. Gün geçtikçe hayatımızın vazgeçilmez parçaları haline gelen sosyal medya platformları, muazzam yoğunlukta bilgi akışını barındırıyorlar. Bu akış içerisinde; arkadaş çevremizden ve dünyadan haberlerle beraber sanatsal, bilimsel ve kültürel bilgi paylaşımları da çok büyük bir yer tutuyor. Günlük hayatın bir parçası olan bu platformların insan üzerindeki mental ve fizyolojik etkileri de, bilim insanlarının araştırma alanları içerisinde yer alıyor.

Cornell University ve Beijing University’den bilim insanlarının yürüttüğü yeni bir araştırmanın bulgularına göre; sosyal medya üzerinde paylaşılmış bilgiyi hemen geri paylaşmak bilişsel aşırı yüklenmeye sebep olup gördüklerinizi öğrenmenizi ve akılda tutmanızı zorlaştırıyor olabilir.

Daha da kötüsü bu aşırı yükleme gerçek hayata da taşarak performansın düşmesine sebep olabilir.

BİRÇOK İNSAN BAŞKALARINDAN PAYLAŞIYOR

Cornell University’de profesör Qi Wang’ın belirttiğine göre; birçok insan artık orijinal fikirleri paylaşmıyor. Yalnızca bir şey görüyorlar ve arkadaşlarına duyuruyorlar. Fakat bu paylaşımın bir dezavantaji olabileceğinin farkında değiller. Belki de bu paylaşımlar bazı şeyleri engelliyor olabilir.

Computers in Human Behavior dergisinde yayımlanan araştırmanın bulguları, retweeting’in (Twitter’da başka bir kişinin yazdığı mesajı, kendi mesajı olarak paylaşmak anlamına gelen sözcük) öğrenme yeteneğini ve hafızayı zayıflatabileceğine işaret ediyor.

YAPILAN ARAŞTIRMALARIN SONUÇLARI

Bu konunun çözümlenmesi için, Beijing University’de üniversite öğrencilerinin dahil edildiği bir araştırma yürütüldü. Araştırmada iki gruba ayrılan öğrenciler içerisinden birinci gruba dahil olanlardan, Twitter eşleniği Weibo üzerinden okudukları mesajları isterlerse paylaşıp istemezlerse de paylaşmadan bir sonraki mesaja geçmeleri istendi. İkinci gruba dahil olan öğrencilerden ise mesajları yalnızca sırasıyla okumaları ve paylaşmamaları istendi.

Bir dizi mesaj bitirildikten sonra öğrencilere, okudukları mesajların içeriğinden oluşturulan bir online test verildi. Sonuçlara göre; mesajları hemen paylaşmayı seçen öğrencilerin bu teste verdikleri yanlış cevap sayısı, aynı mesajları okuyan fakat paylaşma seçenekleri olmayan öğrencilere göre iki kat daha fazlaydı. Yani mesajları doğrudan paylaşanlar, mesajları daha az hatırlıyorlardı.

Araştırmacıların önermesine göre; gördükleri mesajı tekrar gönderenler bilişsel aşırı yüklenmeden zarar görüyorlar. Paylaşıp paylaşmama seçeneği yer aldığı zaman, bu kararı vermenin kendisi bile bilişsel kaynakları tüketiyor.

ÖĞRENCİLER EN KÖTÜ PERFORMANSI SERGİLİYOR

Bu sonuçlardan sonra ikinci bir deneye daha ihtiyaç duyuldu. Birinci deneyle aynı süreç işletildikten sonra dağıtılan test, bu sefer mesajları temel almayıp, katılımcıların New Scientist’de yayımlanan bir makaleyi kavrama performanslarını ölçüyordu. Benzer şekilde gördüklerini paylaşma seçeneği sunulmayan öğrencilerin performansları, paylaşabilen öğrencilere göre daha iyiydi.

Paylaşmak bilişsel aşırı yüklenmeye yol açıyor ve bu durum da devamında gelen görevlerdeki performansı azaltıyor. Gerçek hayatta da öğrenciler internette sörf yapıp bilgi paylaşımında bulunduktan hemen sonra bir test çözdüklerinde, belki de en kötü performanslarını sergiliyorlar.

HER PAYLAŞIM YAPIYOR MU?

Araştırmacılara göre, internet siteleri tasarımları yapılırken arayüzler dikkatli oluşturulmalı, tasarımlar basit ve yapılan işle alakalı olmalı. Tabii ki bu sonuçlar Twitter benzeri bir uygulamanın üzerinden alındığı için, geniş bir skaladaki parametreleri değerlendirme imkanı yok. Bu konuda da akıllara her türlü paylaşımın aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağı sorusu geliyor. Yakın zamanda yapılacak araştırmalarla belki bu sorumuzun yanıtını da öğrenebiliriz.

Kaynak: bilimfili.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.