Riyâdan Korunma Yolları

Riyâdan korunmak için ne yapmalı? Altı (6) adımda riyâdan korunma yolları...

“Gizli şirk” olan riyâ, bu zaman diliminde her birimizin, her an mâruz kalabileceği tehlikelerden biridir.

RİYÂDAN KORUNMA YOLLARI

Bundan korunmak için,

  1. İlk adım, riyayı tanımak ve bu hastalığa düşmekten Allâh’a sığınmaktır.

Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Şirk, ümmetimin içinde zifiri karanlık bir gecede, siyah taşın üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerinden daha gizlidir.” buyurmaktadır. (İbn-i Mâce 2/1406)

Bu sebeple hayatımızın her ânında, bilerek veya bilmeyerek düşebileceğimiz şirk tehlikesine karşı Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in her gün sabah-akşam yapmamızı tavsiye ettiği şu duâya devam etmemiz elzemdir:

“Allâh’ım, bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim ve unutarak yaptığım günah ve şirklerden mağfiretimi isterim. Sen gâipleri en ziyâde bilensin.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, I, 250)

  1. İkinci adım da güne, kalben ve lisânen; “İlâhî, ente maksûdî ve ridâke matlûbî: Allâh’ım, yegâne gâyem Sensin ve dileğim, Senin rızânı kazanmaktır.” niyâzını tekrar ederek başlamaktır. Bu ideal ve iradeyle güne başladığımız gibi gün içerisinde sık sık bu ahdi yenilememiz gerekmektedir.
  2. Üçüncü adım ihlâstır. Niyetlerde ve amellerde her dâim ihlâsı gözetmek esastır. Mü’minin niyetinde ve amelinde önce Allâh’ın rızâsı olmalıdır. Allah için yapılması gereken amellerde insanları memnun, râzı, hoşnut etme gayesi; onların sevgi, saygı, tebrik ve takdirlerini beklemek ve bu niyetle hareket etmek, şeytanın bir dürtüsü kabul edilmelidir.

Zünnûn-i Mısrî Hazretleri:

“İnsanlar helâk oldu, âlimler müstesnâ… Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesnâ... Amel edenler de helâk oldu, ihlâs sahipleri müstesnâ... İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” buyurmuştur. (Keşfu’l-Hafâ, 2, 3, 12; Bkz: Beyhakî, Şuab, IX, 181)

  1. Dördüncü adım, dünya hayatına bağlanıp ölümü ve âhireti unutmamaktır. Dünya hayatına aşırı bağlanmak, akabinde hırsı ve rekâbeti getirir. İnsan, tûl-i emel yüzünden âhirete hazırlanmaktan ve Allâh’ın emirlerini yerine getirmekten uzaklaşır. Böyle bir insan, yaptığı işlerinde yalnız dünyalık faydaları ve menfaatleri hesap eder.
  2. Beşinci adım, her dâim Allâh’ın huzûrunda bulunduğunu unutmamaktır. Dünya işleri ve başarısı ne kadar önemli olursa olsun, kişi her şeyden önce Allâh’ın huzûrunda ve imtihanında olduğu şuurunu muhafaza etmelidir.
  3. Altıncı adım ise, sık sık nefsimizi hesaba çekmektir. Nitekim Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- riyakârı şöyle târif etmiştir:

“Riyâkârın üç alâmeti vardır:

  1. Yalnız olduğunda tembelleşir.
  2. Halk arasında olduğunda pek faal olur.
  3. Övüldüğünde fazla ibadet eder, kötülendiği zaman ibadeti azalır.”

Bütün bu prensiplere dikkat etmekle birlikte, günün başında ve sonunda, her güzel ibadet ve amelinin ardından, Kur’ân-ı Kerîm’in öğrettiği şu duâyı da sık sık tekrar et:

“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm yalnız Âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (el-En’âm, 162) 

Rabbimiz, bizi ve seni rızası yolundan ayırmasın. Şirkin her türlüsünden, gizlisinden, açığından muhafaza etsin. Bizi ihlâslı ve tevhid ehli kulları arasına dâhil eylesin. Âmin.

Kaynak: Seher Küçük, Şebnem Dergisi, Sayı: 150

İslam ve İhsan

RİYÂ OLMADIĞI HALDE RİYÂ SANILAN HALLER

Riyâ Olmadığı Halde Riyâ Sanılan Haller

GÖSTERİŞ (RİYÂ) İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Gösteriş (Riyâ) ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.