Ruhsat Ne Demek?

NE NEDİR?

Ruhsat ne demek? Ruhsat kelimesinin anlamı nedir? Ruhsat kelimesine örnek cümleler...

Ruhsat: İzin, icâzet, müsâade. Serbest bırakma, müsâade etme. Azîmetin zıddı mânâsına gelmektedir.

RUHSAT KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ictimâî kademeleşmenin her noktasındaki insanlar için -beşeriyet îcap ve iktidârıyla îfâ ettiği ameller cihetiyle- ideal bir örnektir. Bunda bile bâzı davranışların sünnet, bâzı davranışların ise ruhsat olduğuna dikkat etmek lâzımdır. Bu nükteyi kâmil
mânâsıyla telâkkîde büyük bir dirâyet göstermiş olan milletimiz, her bir ferdine “Mehmetçik” adını vererek, herkesi kendi kudret ve istîdâdı nisbetinde O’nun küçük bir modeli olmaya yönlendirmeyi arzulamıştır.

*****

Gerçekten, harp görmüş bir memlekette birden fazla evliliği teşvîk, azalan nüfûsun telâfîsi ve fuhşun önlenmesi için bir zarûret hâline gelebilir. Bunun misâlleri geçmişte görüldüğü gibi gelecekte de ortaya çıkabilir. İnsanlığın saâdet ve selâmetine medâr olacak esasları muhtevî bulunan İslâm’da, bu şekilde ârızî sebeplerin zuhûru hâlinde ârızî hükümlerin tatbîk imkânı, “ruhsat”lar yoluyla açılmış olmaktadır. Hayâtı rahatlatan ve tabiî seyrinde devâmını sağlayan bu kâide, sâdece evlilik için değil, her sahada geçerlidir.

*****

Görüldüğü üzere sâlih amellerde bile haddi aşmamak îcâb eder. Rûhî bir coşkunlukla aşırı tavırlara girmek, “dindarlık ve takvâ” zannedilmemelidir.
Nitekim Peygamber Efendimiz r, böyle bir iştiyakla senenin her gününde oruç tutmak isteyen bir sahâbîyi bundan men etmiş, sahâbînin ısrarı üzerine de ona en fazla Hazret-i Dâvûd’un orucunu, yani bir gün tutup bir gün tutmamayı tavsiye etmiştir. Nitekim bu sahâbî ihtiyarladığında bu vazifeleri yapmakta zorlandığı için, vaktiyle Allah Rasûlü’nün kendisine tanıdığı ruhsatlara uymadığı için pişmanlığını dile getirmiştir.

*****

Kelime-i Tevhîd öyle yüce bir sözdür ki, bütün insanlığın kurtuluş ve saâdeti, onun sonsuz mânâ ve sır iklîminde gizlidir.

Bu söz, özlerin özü mâhiyetindedir. İslâm’ın diğer temelleri ve onların tafsîlâtı, hep bu öze bağlıdır. Dolayısıyla kelime-i şehâdet ile îman, bütün ibâdetlerden efdaldir. Zira ibâdetler onunla kàimdir. İbâdetler muayyen bir zaman içindedir. Îfâsı sadece o vakitlerdedir. Amellerin en fazîletlisi olan namaz dahî, günde beş vakit farzdır. Îman ise dâimâ farzdır. Kalbi, gaflete düşüren her türlü mâsivâdan, yani Allah’tan uzaklaştıracak her şeyden dâimî sûrette korumak ve îmânı her hâlükârda zinde tutmak zarûreti vardır. O îman ki, hiçbir özür ile sâkıt olmaz. Her an muhâfazası şarttır ve tehirine ruhsat yoktur.