Ruhu Daraltan Durumlar
Sâlihlerle beraberlikten maksat; kalbî bir beraberliktir. Zira fiilî beraberlik, her zaman mümkün olmayabilir. Yahut fiilî beraberlik olsa bile kalbî beraberlik olmadığında, yine bir fayda hâsıl olmaz.
Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri bir gün, gönlünde böyle bir huzursuzluk hissetti. Bir türlü kendisini o hâlden kurtaramadı. Meclisindekilere:
“–Hele bir bakın, aramızda yabancı biri mi var?” dedi.
Araştırdılar, kimseyi bulamadılar. Fakat Bâyezîd-i Bistâmî ısrar etti:
“–Hele iyi araştırın. Asâların olduğu yere de bakın.” dedi.
Tekrar araştırdılar ve gâfil birinin asâsını buldular. O asâyı dışarı çıkardılar. Bâyezîd-i Bistâmî’nin gönül huzûru da yerine geldi. Bu hâl, eşyâya bile sirâyet eden mânevî keyfiyetin açık bir tezâhürüdür. Düşünmek gerekir ki fâsık ve zâlimlerin eşyâlarından bile gönül darlığı ve kasvet ârız olursa, onlarla ihtilâttan ne kadar ciddî bir sûrette sakınmak gerekir!
Hâsılı; nasıl ki gâfillerden menfî tesirler zuhûr edip kalbi daraltıyorsa, sâlihlerden de müsbet ve feyizli tesirler hâsıl olup gönlü ferahlatır. Hakîkaten sâlihlerle kurulan kalbî irtibâtın bereketiyle nice mânevî kazançlara nâil olunabilir. Fakat sâlihlerle beraberlikten maksat; kalbî bir beraberliktir. Zira fiilî beraberlik, her zaman mümkün olmayabilir. Yahut fiilî beraberlik olsa bile kalbî beraberlik olmadığında, yine bir fayda hâsıl olmaz. Bu sebeple sâlihlerle beraberlikten kasıt; gönül beraberliğidir, yani hayat ve hâdiseler karşısında sâlih ve sâdıklar gibi hissedip davranabilmektir. Böyle bir beraberlik hâli varsa zâhirî beraberliklerin de faydası vardır. Yine böyle bir beraberlik hâli varsa zâhirî ayrılıkların ziyânı yoktur.
Öte yandan, sâlihlerle beraberlikten umulan gönül feyzini temin edebilmenin bâzı güzel usûlleri vardır ki, bunlardan biri de “teberrük”tür.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012
YORUMLAR