Rûm Suresi 57. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Rûm Suresi 57. ayeti ne anlatıyor? Rûm Suresi 57. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Rûm Suresi 57. Ayetinin Arapçası:

فَيَوْمَئِذٍ لَا يَنْفَعُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مَعْذِرَتُهُمْ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ

Rûm Suresi 57. Ayetinin Meali (Anlamı):

Artık o gün, zulmedenlere ileri sürdükleri özürler bir fayda sağlamayacak; onların dünyaya dönüp Allah’ı râzı edecek işler yapma isteklerine de olumlu cevap verilmeyecek.

Rûm Suresi 57. Ayetinin Tefsiri:

Dünya ve kabir hayatı, sonsuz âhiret hayatı yanında, sonsuzluğa uzanan bir çizginin üzerindeki bir noktadan başka bir şey değildir. Gerçekten çok kısadır, fânîdir. Bahar bulutu ve yaz yağmuru gibi gelip geçicidir. Dünyada veya kabirde bulunurken bu durum tam fark edilemese bile, mahşer günü âhiret hayatı tüm dehşetiyle gözler önüne serildiğinde, bu gerçek bütün netliği ile ortaya çıkacaktır. Hususiyle ömürlerini küfür, şirk ve günahlarla geçirip, cehenneme müstahak hâle gelmiş kimseler bu hususta son derece mustarip olacaklardır. Ölümlerinden önce binlerce sene geçmiş olsa bile, dünyada ve kabirde çok kısa kaldıklarını, hatta buradaki ifadesiyle “bir saat”ten fazla kalmadıklarını sanacaklardır. Veya dünya hayatının kulluk yapamayacak kadar kısa olduğunu, bu sebeple ibâdetleri yerine getirmeye fırsat bulamadıklarını söylemeye çalışacaklardır. Halbuki dünyada nefis ve şeytana uyarak hak yolunu terk etmişlerdi. Cenâb-ı Hak onların bu itirazlarına şöyle cevap verir:

“…Biz, size, düşünüp öğüt alacak bir kişinin, düşünüp öğüt alabileceği bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı bir peygamber de gelmişti. O halde tadın azabı! Artık zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Fâtır 35/37)

Onların bu acıklı durumlarını seyreden ilim ve iman sahipleri, daha vakur ve serinkanlı bir şekilde, dünya ve kabir hayatının normal şartlar altında geçtiğini, nihâyet Kur’an’ın va‘dettiği yeniden diriliş gününün vakti geldiğini, işte bu günün de o yeniden diriliş günü olduğunu, fakat onların dünyadayken böyle bir günün varlığını kabul etmediklerini söyleyeceklerdir. Artık bu günde ileri sürecekleri mazeretler zalimlere bir fayda sağlamayacak ve onların tekrar dünyaya dönüp Allah’ı râzı edecek ameller işleme talepleri de reddedilecektir. Çünkü onlar, tevbe edip, iman ve sâlih amellere dönmek için verilen tüm fırsatları kaçırmışlar ve imtihan için tanınan süreyi bitirip, sonucun açıklanacağı saate ulaşmışlardır.

Bu sebeple Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Dünya bir saatlik bir süreden ibarettir. Sen onu taatle geçirmeye gayret göster.” (Aclûnî, I, 416)

 Sâlih bir kul da ölmek üzereyken şöyle demiştir:

“Ben hüzün, keder, hata ve günahlarla dolu olan dünyadan ayrılacağıma üzülmüyorum. Benim üzüldüğüm şeyler; uykuyla geçirdiğim geceler, oruçsuz geçirdiğim günler ve zikrullâhtan gâfil kaldığım saatlerdir.”

O halde, getirdiği çeşitli misaller ve yaptığı açıklamalarla size doğru yolu gösteren Kur’an’ın irşâdına kulak verin:

Rûm Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Rûm Suresi 57. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.