Şaban Ne Anlama Gelmektedir? Şaban Ayının Faziletleri Nelerdir?

2025 yılında Şaban ayı ne zaman başlıyor? Şaban ne anlama gelmektedir? Şaban ayının faziletleri nelerdir?

Şâban ayının büyük kısmını oruçlu geçiren Hz. Peygamber (sas) (Buhârî, “Ṣavm”, 52), “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum” buyurmuş (Müsned, V, 201; Nesâî, “Ṣavm”, 70), ramazan dışındaki en faziletli orucun şâbanda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, “Zekât”, 28).

Ramazan ayının müjdecisi Şaban Ayı

Recep ayından sonra, ruhen ve bedenen Ramazan'a hazırlandığımız Şaban ayı karşılar bizi.

2025 yılında Şaban ayı ne zaman başlıyor?

Üç ayların ikincisi Şaban ayı, 2025 yılında 31 Ocak Cuma günü başlıyor.

Şaban ne anlama gelmektedir?

Sözlükte “dağılmak, gruplara ayrılmak” anlamındaki şa‘b kökünden türeyen şa‘bân kamerî yılın recebden sonra, ramazandan önce gelen sekizinci ayının adıdır ve dinî gelenekte önemli bir yeri olan üç ayların ikincisidir.

Şâban kelimesinin kamerî takvimin sekizinci ayına ad olması farklı şekillerde açıklanmıştır. Bir yoruma göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan recebden sonra silâhlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır. Araplar’ın bu ayda su temin etmek amacıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bu ismin verildiği ya da ramazan ve receb aylarını birbirinden ayırdığı için böyle adlandırıldığı yolunda açıklamalar da mevcuttur. Diğer bir yoruma göre ise kamerî ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi almıştır. Araplar, haram ayların yerlerini değiştirmek veya haccın sabit bir mevsimde yapılmasını sağlamak amacıyla haram ayları ertelediklerinde receb ayını şâbanın yerine kaydırırlar ve bu iki ayı “recebân” diye adlandırırlardı.

İslamdan önce Şaban 

Bu ayın İslâm’dan önce Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde mevhâ’, Arab-ı âribe devrinde va‘l‘âdil ya da âẕil diye adlandırıldığı, şâban isminin hicrî takvimde yer alan diğer ay adlarıyla birlikte Arab-ı müsta‘ribe döneminde kullanılmaya başlandığı, İslâmiyet’in ortaya çıktığı devirde Araplar’ın bu isimleri kullanmakta olduğu nakledilir.

Osmanlı belgelerinde Şaban

“El-Mükerrem, el-muazzam, eş-şerîf” sıfatlarıyla da anılan şâban Osmanlı belgelerinde ”ش“ kısaltmasıyla gösterilmiştir.

 Şaban Ayının Önemi

Şâban ayının büyük kısmını oruçlu geçiren Hz. Peygamber (Buhârî, “Ṣavm”, 52; Müslim, “Ṣıyâm”, 176-177), “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum” buyurmuş (Müsned, V, 201; Nesâî, “Ṣavm”, 70), ramazan dışındaki en faziletli orucun şâbanda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, “Zekât”, 28).

Şabanın on beşinci gecesinde müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denmiştir. 

Allah Resulü (sas), özellikle şabanın on beşinci gecesine ayrı bir değer vermiş, bu gecede yapılan tevbe ve istiğfarın Allah katındaki değeri ile makbuliyetini ümmetine müjdelemiştir (Tirmizî, Savm, 39). 

İslâm tarihinde Şaban ayında meydana gelen önemli olaylar

  • Orucun farz kılınması (2/624),
  • Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmesi (3/625),
  • Hz. Hüseyin’in doğumu (4/626),
  • Benî Mustaliḳ (Müreysî‘) Gazvesi (5/627) zikredilebilir.
  • Surre alayının İstanbul’dan deniz yoluyla gönderilmeye başlandığı 1864 yılından itibaren bu merasim şâban ayının on beşinde düzenlenirdi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

ŞABAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Şaban Ayında Yapılacak İbadetler

ŞABAN AYININ ÖNEMİ, ANLAMI VE FAZİLETİ NEDİR?

Şaban Ayının Önemi, Anlamı ve Fazileti Nedir?

ŞABAN AYI NEDİR?

Şaban Ayı Nedir?

ŞABAN AYININ 15. GECESİNİN FAZİLETİ

Şaban Ayının 15. Gecesinin Fazileti

ŞABAN ORUCU NEDİR? ŞABAN AYI ORUCUNUN FAZİLETİ

Şaban Orucu Nedir? Şaban Ayı Orucunun Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.