Sabır ve Metanetin Faziletleri
Sabır nedir? Metanet ne demektir? Sabır ve metanetin faziletleri nelerdir? İşte cevabı...
Sabır; değişen maddî ve mânevî durumlar karşısında dengeyi bozmamak, îtidâli muhâfaza etmek, iptilâlara tahammül göstermek, acılara katlanmak, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukâvemet etmek, beşerî hisleri aklın ve dînin sınırları dâhilinde sâbit tutmak mânâlarına gelir.
Metânet de başa gelen her türlü iptilâya karşı metinlik, muhkemlik, dayanıklılık ve sağlamlık demektir.
Sabır, güzel ahlâkın ağırlık merkezi, îmânın yarısı, ferah ve saâdetin anahtarıdır. Cennet nîmetlerine kavuşturan büyük bir fazîlettir. Sabır, hoşa gitmeyen ve ıztırap veren hâdiseler karşısında muvâzeneyi bozmadan sükûnete bürünmek, Hakk’a teslîm olmaktır.
Enbiyâ ve evliyâ, sabır husûsunda da zirve örnekler sergilemiş ve Allâh’ın yardımına nâil olmuşlardır. Bu sebeple onlar, sabır husûsunda da bizim örneklerimiz olmalıdır.
Sabrın dünyevî tarafı acı, âhiret tarafı çok parlaktır. Sabrın acılarını sîneye çekenler, ebediyet devleti olan cennete ve Allâh’ın rızâsına kavuşurlar.
Her hâlükârda Allâh’ın emir ve yasaklarındaki nîmet, hikmet ve ilâhî mükâfâtları düşünmek, sabrı kolaylaştırır.
SABRIN İLK ŞARTI
Sabrın ilk şartı, onu gerektiren hâdiseyle ilk karşılaşıldığında gösterilmesidir. Vaktinde gösterilmeyen bir sabrın, fazla bir mükâfâtı yoktur.
Bütün ahlâkî güzellikleri içine aldığı için sabrın dînimizdeki mevkii çok büyüktür. Kur’ân-ı Kerîm’de yetmişten fazla yerde sabırdan bahsedilir. Âyet-i kerîmelerde, Hazret-i Peygamber Efendimiz’e ve O’nun şahsında bütün ümmete sabır tavsiye edilmiştir:
“Ey îmân edenler! Sabır ve namazla Allâh’tan yardım isteyin!..” (el-Bakara, 153)
“Ey îmân edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık olun. Allâh’tan korkun ki başarıya erişesiniz.” (Âl-i İmrân, 200)
Bu âyetin tefsîrinde Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, şu açıklamayı yapar:
“Esmâ-i ilâhiyyeden biri de «es-Sabûr» ism-i şerîfidir. Her kimde sabır varsa, onda Allâh’ın kudretinden bir tecellî var demektir. Hele bu sabırlı kimseler biraraya gelip de bir cemaat olurlarsa, her hâlükârda Allâh’ın yardımına mazhar olurlar. Allâh, onların dâimâ dostu ve velîsidir.”
Büyük mükâfatlar, dâimâ büyük sabırların, musîbet ve iptilâlara tahammülün arkasından gelir. Âyet-i kerîmede:
“Sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (ez-Zümer, 10) buyrulur.
SABRIN ÇEŞİTLERİ
Resûlullâh, sabrın çeşitlerini ve fazîletlerini bildirdiği bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuştur:
“Sabır üçtür:
Musîbetlere karşı sabır, kullukta sabır ve günah işlememekte sabır...” (Süyûtî, II, 42; Deylemî, II, 416)
Yine Resûlullâh, Allâh Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
“Dünyâda sevdiği bir dostunu aldığım zaman, (sabredip) ecrini Allâh’tan bekleyen mü’min kulumun katımdaki karşılığı cennettir.” (Buhârî, Rikâk, 6)
“Kulumu, iki gözünü kör etmekle imtihan ettiğim zaman sabrederse, gözlerine karşılık ona Cennet'i veririm.” (Buhârî, Merdâ, 7; Tirmizî, Zühd, 58)
SABIR İMTİHANI
Sabır, dinimizin en mühim disiplinlerinden biridir. Sabır imtihanı da en zor imtihanlardandır. Bu sebeple Hazret-i Ebûbekir:
“Bana göre âfiyette olup şükretmem, imtihana tâbî tutulup sabretmemden daha makbuldür.” demiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
YORUMLAR