Sabredersen Sana Cennette Bir Ev Var
Sabredersen, senin için hayırlı olur. Evine karşılık, sana Cennet’te bir köşk var!
Ebû Ahmed bin Cahş, Ebû Süfyan’ın damadı idi. Kadın-erkek bütün Cahş âilesi Mekke’deki evlerini barklarını bırakıp Medine’ye hicret ettiklerinde, Ebû Süfyan, yakınları olmasına rağmen, evlerine elkoymuştu. Ebû Süfyan, damadı Ebû Ahmed’in evini Amr bin Alkame’ye dört yüz dinara sattı. Ebû Ahmed, bunu haber alınca, söylediği bir şiirle Ebû Süfyan’ı ayıpladı. (İbn Hişâm, II, 79; Ezrakî, Ahbâru Mekke, II, 244, 245)
HİCRET EDEN SON SAHABİ
Allah kendisinden razı olsun, bu zât hicret edenlerin sonuncusuydu. Gözleri görmüyordu. Hicrete niyetlendiğinde Ebû Süfyan’ın kızı olan hanımı buna râzı olmadı. Hanımı onun Hz. Peygamber’in bulunduğu Medine’ye değil de başka bir yere gitmesini istiyordu. Bunun üzerine o da gizlice hicret etti. Medine’ye gelerek Allah Resûlü’nün huzuruna çıktı.
Bir gün Ebû Cehil, Utbe ve Şeybe b. Rabîa, Abbas b. Abdulmuttalib ve Huveytib o evin yanından geçiyorlardı. Bir koku hissettiler; eve girdiklerinde tabaklanmak üzere suya konulmuş bazı deri parçalarının çürüyüp koktuğunu gördüler. Bunun üzerine Utbe gözyaşlarını tutamayarak şu şiiri okudu:
“Bir ev ne kadar sağlam olursa olsun,
Bir gün gelecek içinde rüzgârlar esip bomboş kalacaktır.”
Ebû Cehil de Hz. Peygamber’i kastederek, amcası Abbas’a:
“–Bu hâlleri başımıza siz açtınız” dedi. (Heysemî, VI, 63-64)
Mekke-i Mükerreme fethedildikten sonra Peygamber Efendimiz Fetih hutbesini îrad edip bitirdiği zaman, Ebû Ahmed, Mescid-i Haram’ın kapısında, devesinin üzerinde:
“–Allah aşkına ey Abdi Menaf oğulları! Sizinle olan ahdimize riâyet ediniz. Allah aşkına ey Abdi Menaf oğulları! Evimi bana geri veriniz!” diyerek ağıt yakmaya başladı. Resûlullah (s.a.v), hemen Hz. Osman’ı (r.a.) yanına çağırdı. Bir şey söyleyip onu sevindirdi.
Hz. Osman da Ebû Ahmed’in yanına vardı, kulağına bir şeyler söyleyerek onu sevindirdi. Ebû Ahmed devesinden inerek insanların yanına oturdu. Allah’a kavuşuncaya kadar, bir daha bu evden bahsettiği duyulmadı. (Vâkıdî, II, 840; İbn Sa’d, IV, 102)
Hz. Peygamber aynı gün elinden tutarak onu bir müddet dolaştırmış ve o da şu şiiri okumuştu:
“Mekke çok güzel bir vâdidir. Ben orada elimden tutan olmasa dahî dolaşabilirim. Orada ziyâretime gelen çok olur. Benim kazıklarım Mekke’de çakılıdır.” (Heysemî, VI, 64)
Ebû Ahmed’e:
“–Sana Allâh Resûlü (s.a.v) ne söyledi?” diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
“–Rasûlullâh Efendimiz:
«Sabredersen, senin için hayırlı olur. Bu evine karşılık, sana Cennet’te bir köşk var!» buyurdu. Ben de:
«–Sabrederim!» dedim.” (Ezrakî, Ahbâru Mekke, II, 245)
Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra, Hz. Osman’a:
“–Fetih günü, Ebû Ahmed’in sözü üzerine Allâh Resûlü (s.a.v) sana ne söylemişti?” diye sordular. Hz. Osman (r.a) şu cevâbı verdi:
“–Hz. Peygamber’in sağlığında ondan söz etmedim de vefatından sonra mı bahsedeceğim?” (Vâkıdî, II, 840; Ezrakî, Ahbâru Mekke, II, 244)
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Osman’dan 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları