Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, sabrı öğreten ibadet; orucu ve orucun faziletlerini anlatıyor.
Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Üç Aylarʼda şu duayı tebliğ ederdi: “Allahümme barik lenâ fi Recebin ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân.” “Ey Allâhʼımız! Receb ve Şâbânʼı mübârek eyle, Ramazanʼa mülâkî eyle/ulaştır.” (Taberânî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259) Ramazan-ı Şerif ayı müstesna bir lütuf ayı, ilahi merhametin ve affın tuğyan ettiği bir mevsim. Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi.” (Heysemî, c. III, sf. 141) Rabbimiz hepimize ömürümüzü Ramazan-ı Şerif gibi ihya etmeyi nasip eylesin. Her ibadet ruha ve gönle ayrı bir gıdadır, ayrı bir vitamindir, ayrı bir ihtiyaçtır, ayrı bir idraktir. Mesela kul nimetlerin kadrini oruç sayesinde daha kuvvetli idrak eder. Çünkü oruç gönülde şükran hislerini uyandırır, çaresizlerin halinden anlama şuuru kazandırır, nefsani arzu ve temayünleri bertaraf eder, maddenin esaretinden kurtarır, sabrı öğretir, cömertliği arttırır, ahlakı yükseltir, gönülleri binbir meziyetle ihya eder. Not: Yazının devamını videodan takip edebilirsiniz...