Sadaka Verirken Niyet Etmek Şart mı?
Sadaka verirken niyet etmek şart mıdır? Sadaka kimlere verilir? Sadaka vekil aracılığıyla verilebilir mi? Asr-ı Saadet’te sadaka örneği...
Ebû Yezîd Man İbni Yezîd İbni Ahnes -radıyallahu anh- (Man -radıyallahu anh- de, babası Yezîd -radıyallahu anh- de, dedesi Ahnes -radıyallahu anh- de sahâbîdir) şöyle dedi:
Babam Yezîd sadaka vermek üzere yanına birkaç dinar aldı ve onları Mescid-i Nebevî de oturan birinin yanına koydu. Ben Mescid’e uğrayarak paraları aldım ve babama götürdüm.
Babam:
- Vallâhi ben onları sen alasın diye bırakmamıştım deyince, Resûlullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- yanına giderek durumu arzettim.
Bunun üzerine Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- “Yezîd! Sen niyet ettiğin sadaka sevabını kazandın. Man! Aldığın para da senindir.” (Buhârî, Zekât 15. Ayrıca bk. Dârîmî, Zekât 14; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 470)
HADİSİN AÇIKLAMASI
Hadîs-i şerîfte yine niyetin önemi belirtilmektedir.
Man’ın -radıyallahu anh- babası Yezîd -radıyallahu anh- Mescid’de oturan bir sahâbînin yanına, muhtaçlara vermesi için bir miktar para bırakmıştı. Fakir olan, üstelik o parayı kimin bıraktığını bilmeyen oğlu, böyle bir yardıma ihtiyacı olduğu için parayı oradan almıştı. Babası durumu öğrenince, sadakasının boşa gittiğini düşünerek “O parayı sana vermek isteseydim, getirir verirdim. Ben onu sadaka niyetiyle Mescid’e bıraktım. Sen almamalıydın?” diye oğluna çıkışmıştı. Bu parayı alıp harcamasının hiçbir sakıncası olmadığını düşünen Ma’n -radıyallahu anh- babasıyla birlikte Resûl-i Ekrem’in -sallallahu aleyhi ve sellem- huzûruna gelerek meseleyi arzetmiş, Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Man’ı -radıyallahu anh- haklı bulmuştu.
Hadîs-i şerîflerde üzerinde genişçe durulan konulardan biri, aile fertlerine verilen sadakanın son derece makbûl olduğudur. Bu tür harcamaların değeri, önemi ve sevâbı 291 numaralı hadisten itibaren başlayacak olan “Ailenin Geçimi” bahsinde ele alınacaktır.
Görülüyor ki, sadaka veren için önemli olan, parasını Allah yolunda harcamaya niyet etmesidir. Yaptığı yardım, sadaka almaması gereken birinin eline geçse bile, o, niyeti sebebiyle sevap kazanmış olur. Sadaka nâfile bir ibadet olduğu için, bir mü’min onu, kendilerine bakmak zorunda olduğu kimselere, meselâ babasına, dedesine, oğluna, kızına, hatta torununa verebilir. Ancak zekâtı, kendisine bu kadar yakın olanlara veremez.
Sadaka bizzat verilebileceği gibi, bir vekil aracılığıyla da verilebilir. Vekil eliyle verildiği takdirde, nâfile ibadetlerde özellikle aranan, iyiliği gizlice yapma esasına da uyulmuş olur.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Sadaka verirken, Allah rızası için vermeye niyet etmek şarttır.
2. Sadakalar insanın en yakınına verilebilir.
3. Sadakalar bir vekil vasıtasıyla da verilebilir.
4. Ashâb-ı kirâmın hayatında, mescidlerin önemli yeri vardı. Sadaka vermek için bile mescidden faydalanırlardı.
Kaynak: Rİyazüs Salihin, Erkam Yayınları