Sadaka Vermek, Her Müslümanın Vazifesidir

Peygamberimiz (s.a.v) “Sadaka vermek, her Müslümanın vazifesidir.” buyuruyor. Bu nasihat üzerine sahabenin sorduğu sorular ve Efendimizin (s.a.v) verdiği cevaplar...

Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallâhu anh-’ten rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir defasında:

“–Sadaka vermek, her müslümanın vazifesidir.” buyurmuşlardı. Bunu duyan ashâb-ı kirâm bir an için şaşırdılar. Zira aralarında zengin olmadıkları için mal ile sadaka veremeyenler de vardı. Hemen:

“–Sadaka verecek bir şey bulamazsa?” diye merakla sordular.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Eliyle (emek verir) çalışır, hem kendisine faydalı olur, hem de tasadduk eder.” buyurdular. Bu defa:

“–Buna gücü yetmez (veya iş bulamaz) ise?” diye tekrar sordular.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–İhtiyaç sahibi, darda kalmış ve mazlum kimselere yardımcı olur.” buyurdular.

“–Buna da gücü yetmezse?” diye tekrar suâl ettiler.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu defa:

“–İyilik yapmayı tavsiye eder.” buyurdular.

“–Bunu da yapamazsa?” diye dördüncü kez sorduklarında, Efendimiz de bu suallerini şöyle cevapladı:

“–Kötülük yapmaktan uzak durur. Bu da onun için sadakadır.” (Buhârî, Zekât 30, Edeb 33; Müslim, Zekât, 55)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu beyanlarını, her müslümanın verebileceği bir sadaka veya yapabileceği bir iyiliğin mutlaka olduğu şeklinde anlamak mümkündür. Yani herkesin durumuna uygun düşecek hayır yolları muhakkak vardır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Mart Sayı: 205

İslam ve İhsan

SADAKA NEDİR? SADAKA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Sadaka Nedir? Sadaka İle İlgili Ayet ve Hadisler

SADAKA VERMENİN ÖNEMİ NEDİR?

Sadaka Vermenin Önemi Nedir?

SADAKA VERMEK MALI EKSİLTMEZ

Sadaka Vermek Malı Eksiltmez

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.