Sadettin Köpek Ne Zaman ve Nasıl Öldü?

Emir Sadettin Köpek kimdir? Anadolu Selçuklu Devleti Veziri Emir Sadettin Köpek, ne zaman ve nasıl ölmüştür?

Sadettin Köpek, Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli devlet adamlarından biridir. Hayatının ilk yılları ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin hizmetine nasıl girdiği hakkında bilgi bulunmamaktadır.

SADETTİN KÖPEK’İN HAYATI

Gerçek ismi “Köpek bin Muhammed” lakabı ise “Sadeddin”dir. Sadettin Köpek, Sultan I. Alaattin Keykubat döneminde 1226 yılında Eyyübilere karşı düzenlenen seferde sol kanat kuvvetlerinin komutanı olarak görev yaptı. Komutanlığının yanı sıra nakkaş, emir-i şikar ve mimar olduğu bilinmektedir. Yapmış olduğu en ünlü mimari eser Kubadabad Sarayı’dır. Zazadin Hanı’nı da Sadettin Köpek inşa ettirmiştir.

Sultan I. Alaattin Keykubat 1237 senesinde vefat edince, evlatlarının en büyüğü olan II. Gıyasettin Keyhüsrev, devlet adamlarının tertibiyle tahta şaibeli bir biçimde oturdu. Emir Sadettin Köpek, Keyhüsrev’in tarafında yer aldı. Keyhüsrev, tahta geçtikten sonra Emir Sadettin, kendisi için tehdit olarak gördüğü devlet adamlarını birer birer ortadan kaldırdı. Emir Sadettin Köpek, Harizmliler ile yapılan mücadelenin yenilgiyle sonuçlanmasından sorumlu tuttuğu II. Kılıçarslan döneminden beri devlete hizmet eden Atabek Şemsettin Altunaba’yı öldürttü. Ayrıca Tacettin Pervane, Kemalettin Kamyar gibi isimleri öldürtüp, Hüsamettin Kaymeri, Celalettin Karatay gibi isimleri de görevlerinden uzaklaştırdı.

SADETTİN KÖPEK’İN PLANI

Saltanat naibliği ve pervanecilik görevlerine getirilen Emir Sadeddin Köpek, gücünü kanıtlamak için Melikü’l Ümera ünvanıyla sefere çıktı ve 1238 yılında Eyyübilerin hakimiyetinde bulundurduğu Samsat ve çevresindeki bazı kaleleri ele geçirdi.  Anadolu Selçuklu tahtına geçmek isteyen Emir Sadettin, tahtta hak iddia edebilmek adına I. Gıyasettin Keyhüsrev’in annesi Şehnaz Hatun ile gayri meşru ilişkisi olduğu ve annesinin iki aylık hamileyken bir başkasıyla evlendiğini, kendisinin de bu evlilikten yedi ay sonra dünyaya geldiğini yani I. Gıyasettin’in gayri meşru çocuğu olduğu yönünde iddialar ortaya attı.

SADETTİN KÖPEK NASIL ÖLDÜ?

Gözü tahtta olan Köpek, tüm bu iddiaların yanı sıra devletin kötü durumundan da Sultanı sorumlu tuttu. Sultanın Abbasi halifelerinin sancağını değiştireceği, Abbasileri tanımayacağı söylentisini yaydı. Sultan II. Gıyasettin Keyhüsrev, gücünün artmasından endişelendiği Emir Sadettin’i 1238 senesinde Kubadabad Sarayı’na davet etti. Daha sonra Sultan Keyhüsrev,  Sivas Subaşısı Hüsamettin Karaca’ya gizlice bir ulak göndererek Emir Sadettin Köpek’i ortadan kaldırmasını emretti.

Bu emri alan Subaşı Hüsamettin Karaca, Kubadabad Sarayı’nda bulunan Sultan Keyhüsrev’in yanına gitmeden önce Emir Sadettin’i ziyaret ederek güvenini kazanmaya çalıştı. Emire, Sultanın hizmetine girmek istediğini bildirdi.

SADETTİN KÖPEK’İ KİM ÖLDÜRDÜ?

1239 yılında Hüsamettin Karaca kendisine güvenmeye başlayan Emir Sadettin Köpek’i bir ziyafet sırasında öldürmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Bu sırada Emir-i Alem Togan’ın kılıç darbesiyle yaralanan Sadettin Köpek, kendini Sultanın şaraphanesine attı ve burada şarabdar ve adamları tarafından öldürüldü. Cesedi ise demir bir kafes içine konulup sarayın kale burcuna asıldı.

 

İslam ve İhsan

SADETTİN KÖPEK KİMDİR?

Sadettin Köpek Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.