Şafii Mezhebine Göre Cenaze Namazı Şartları Nelerdir?

Şafii mezhebine göre cenaze namazının şartları nelerdir?

Kılınacak cenaze namazı için şu şartlar aranır:

  • Cenaze müslüman olmalıdır. Gayr-ı müslim ile münafıklığı açık kişiler üze­rine cenaze namazı kılınmaz. Ayette, "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma. Çünkü onlar, Allah ve Rasûlünü inkâr ettiler de fâsık olarak öldüler" (Tevbe sûresi, 84. ayet) Cenazeler birbirinden ayırt edilemezse, bütün cenazeleri yıkayıp namazlarını kılmak vacibtir. "Eğer müslüman ise" diye niyet edilerek her birinin namazı ayrı ayrı kılınır ve namazda şöyle dua edilir: "Allâhümmağfîr lehû in kâne müslimen" İntihar eden kişi diğer cenazeler gibi yıkanır ve onun na­mazı kılınır.
  • Cenaze, kafirlerle yapılan bir savaşta ölen şehit olmamalıdır. Kafirlerle savaş sırasında şehit olan kişi Allah katında ölü olmadığından ne yıkanır ne de namazı kılınır. Şehit kan bulaşmış elbisesiyle kefenlenir. (Hanefi mezhebine göre şehit yıkanmaz ama cenaze namazı kılınır)
  • Ölü temiz, yıkanmış, kefene sarılmış olmalıdır.
  • Cenaze namazı kılacak olanların temiz ve abdestli olmaları, setr-i avret üzere bulunmalar ve kıbleye yönelmeleri şarttır. Diğer namazları bozan şeyler, cenaze namazını da bozar.
  • Cenaze, cemaatın önünde bulunmalıdır. Cemaatin üç saf halinde olması, ilk safların uzun olması müstehaptır.
  • Cenaze namazının kılınabilmesi için ölünün bir organı bulunmalıdır. Bir patlama sonucu ölen Müslümanın bir organı bulunursa organ yıkanır ve üzerine cenaze namazı kılınır. Düşük olup ağlayan çocuğun hükmü büyüklerin hükmü gibidir. Canlılık emaresi göstermeyen, dört ayı doldurmamış düşüğün cenaze namazı kılınmaz.
  • Cenaze namazı ayakta kılınmalıdır. Cenaze namazının rukû ve secdesi yoktur. Cenaze namazında imam, ce­naze erkek ise başı hizasında, kadın ise kuyruk sokumu hizasında durur.
  • Cenazenin yere veya yüksek bir taş üzerine konulması lazımdır. İnsanların elleri veya binek üzerindeki cenaze namazını kılmak da caizdir.
  • Cenaze namazında cemaat şart değildir. Bir kişi kılarsa bile bu farz eda edilmiş olur. Kadının cenaze namazı kılması da sahihtir. Ancak erkekler bulundu­ğu halde cenaze namazını sadece kadınlar kılarsa, farz eda edilmiş olmaz.

Cemaatin çoğalması için cenaze na­mazı geciktirilmez. Cenaze yakını, başkaları kıldıktan ve cenaze defnedildikten sonra bile olsa cenaze namazını kılabilir.

Bir arada bulunan birkaç cenaze için tek bir namaz kılmak caizdir. Gıyabi cenaze namazı kılmak yani bir başka beldede bulunan cenazenin namazını kılmak da caizdir.

Cenazeyi başka bir beldeye nakletmek mekruhtur. İmam Şafi’’ye göre Mekke'ye, Medine'ye veya Beyt-i Makdise yakın yerde vefat edenin cenazesini bu yerlere nakletmek caizdir.

Cenaze gömüldükten sonra bir mazeret olmaksızın cenazeyi başka bir yere nakletmek veya başka bir şey için kabri açmak haramdır.

Cenaze namazını kıldırmada en yakınından başlamak üzere akrabaların cenaze namazını kıldırması tercih edilir.

Cenaze namazının, mescidin dışında, cenaze namazı için tahsis edilen yerde kılınması sünnettir. Mescitte kılınmasında ise sakınca yoktur.

Ölünün borcu varsa acele üzere ödemek ve vasiyetini yerine getirmek sünnettir.

Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017

İslam ve İhsan

ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE CENAZE NAMAZI NASIL KILINIR? KAÇ REKATTIR? NASIL NİYET EDİLİR?

Şafii Mezhebine Göre Cenaze Namazı Nasıl Kılınır? Kaç Rekattır? Nasıl Niyet Edilir?

CENAZE HAKKINDA BİLGİLER | CENAZENİN YIKANMASI VE KEFENLENMESİ

Cenaze Hakkında Bilgiler | Cenazenin Yıkanması ve Kefenlenmesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.