Şafii Mezhebine Göre Sehiv Secdesi Nasıl Yapılır?
Sehiv secdesi nedir? Sehiv secdesi sebepleri nelerdir, neden yapılır? Şafii mezhebine göre sehiv secdesi nasıl yapılır?
Şafi mezhebi; İmam Şafi’ye (r.a) nisbet edildiği için bu adla anılmıştır. Şâfi mezhebinin kurucusu sayılan İmam Şafi (r.a) 767 (Hicri 150) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu.
Şafi mezhebi önce Mısır’da sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Mâverâünnnehir’de yayıldı. Günümüzde Irak, Suriye ve Anadolu’nun güney ve doğu bölgelerinde Şafi mezhebi yaygındır.
Şafii Mezhebine Göre Sehiv Secdesi Nasıl Yapılır?
Sehiv kelimesi unutmak yanılmak, gaflete düşmek gibi manalara gelir. Namazda kasden veya unutarak vâki olacak noksanlıkların tamamlanması için sehiv yani yanılma secdesi meşru' kılınmıştır.
Sehiv secdesi, "namaz kılan kişinin selâm vermeden önce teşehhüdde bulunup Peygamber Efendimiz'e ve âline salât okuduktan sonra niyet ederek tıpkı namaz secdesi gibi iki secde etmesi"dir.
Sehiv Secdesi, sadece yanılma sebebiyle yapılmaz, bilerek veya unutarak namazın bir kısmını terk sebebiyle de yapılır. Sehiv secdesinin hükmü sünnettir. İmamın veya yalnız başına namaz kılmakta olan kişinin, sehiv secdesini yapmamaları veya unutmaları durumunda namazları bozulmaz.
Sehiv secdesi yapmak sadece bir durumda vaciptir. İmama uyarak namaz kılmakta olan kişinin imamı sehiv secdesi yaparsa, ona uyarak kendisinin de secde etmesi gerekir. İmamın sehiv secdesine varmasından önce imamdan ayrılmaya niyet etmediği halde imamla birlikte secde etmezse namazı bozulur ve yeniden kılması gerekir.
İmam hata yapmasına rağmen sehiv secdesi yapmazsa, ona uyan kişinin sehiv secdesi yapması vacip değil, mendup olur. Ancak cemaat kalabalık olduğu için sehiv secdesi yapılması karışıklığa yol açacaksa, imamın bu durumda secde etmemesi gerekir ve secdeyi terketmesi sünnet olur.
Sehiv secdesi şu tarz durumlarda söz konusu olur:
Sehiv secdesinin sebepleri altı tanedir.
- İmamın veya yalnız başına namaz kılmakta olan kişinin eb'âz diye adlandırılan (namazın içinde bir parça olan) müekked sünnetlerden birini terketmesi. Meselâ namazın ilk teşehhüdünü veya Kunut duasını okumayan kişinin sehiv secdesi yapması gerekir. Ama hey'at diye adlandırılan sünnetlerden birini terkeden kişinin sehiv secdesi yapması gerekmez.
İlk teşehhüd gibi müekked bir sünneti terkedip müteakip rek'ata kalkan kişi, eğer kıyam haline yakın ise ka'de pozisyonuna geri dönmez. Kasten geri dönerse namazı bozulur. Bilmeden geri dönerse namazı bozulmaz. Ama bu durumda sehiv secdesi yapar.
Muktedînin ilk teşehhüdü veya Kunut duasını sehven terketmesi durumunda imama tâbi olması vaciptir. Aksi takdirde namazı bozulur. Ancak geri dönmeyip imamdan ayrılmaya niyet ederse namazı bozulmaz. Bu durumda geri kalanı münferid kılar.
İmam birinci teşehhüdü terkedip üçüncü rek'atın kıyamına kalkacak olursa, muktedînin de onunla beraber kalkması gerekir. Bu durumda imam teşehhüde geri dönerse, muktedî ona uyup da geri dönmez.
Farz rüknü yanlışlıkla terkeden kişi bunu derhal ifa etmelidir; bu durumda selâm vermeden önce sehiv secdesi yapar. Selâmdan sonra yapmadığı farzı hatırlarsa örfe göre aradan uzun zaman geçmemiş, altı kelimeden fazla konuşmamış, namazı bozacak amel-i kesîr işlememişse, unutmuş olduğu rüknü yerine getirmesi gerekir. Meselâ bir rükûyu sehven terketmiş olan kişi, onu selâm verdikten sonra hatırlarsa; kalkıp rükûya varması, sonra onu tamamlayan şeyleri iki secdeyi, teşehhüdü yapması icap eder.
- Sadece kasten yapılması durumunda namazı bozan bir fiili sehven yapmak. Meselâ itidal veya iki secde arasında oturma gibi kısa bir rüknü uzatma durumunda sehiv secdesi yapmak gerekir. Unutarak az miktarda konuşmak da böyledir. Boynu yan tarafa çevirmek veya iki adım yürümek gibi kasıtlı olarak yapılması halinde de namazı bozmayan fiillerin sehven veya kasten işlenmesi durumunda da sehiv secdesi yapmak gerekmez.
- Namazı bozmayan sözlü bir rüknü, mahallinden başka bir yerde yapmak. Ka'de halindeyken Fâtiha, rükû halinde zamm-ı sûre okumak gibi sebeplerle sehiv secdesi yapmak gerekir. Ancak Fâtiha'dan önce zamm-ı sûre okumak gibi bir sebeple sehiv secdesi yapmak gerekmez.
- Namaz kılmakta olan bir kişinin kıldığı rek'atların sayısından şüphe etmesi. Bu durumda geri kalan kısımda kendi kesin hükmüne göre devam ederek namazını tamamlar ve sehiv secdesi yapar.
- Her zaman yapılan bazı şeyleri terketmekten şüpheye düşmek. Meselâ mûtad olarak okunan Kunut duasını okuyup okumadığı hususunda şüpheye düşen kişinin sehiv secdesi yapması gerekir.
- Muktedinin mezhebine/inancına göre, imamın namazında noksanlık bulunması. Meselâ sabah namazında Kunut duasını okumayan veya rükûdan önce okuyan bir imama uyarak namaz kılan kişi, selâm vermeden bekler ve imamın selâm vermesinden sonra sehiv secdesi yapar. İlk teşehhüdde Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) salât okumayan bir imama uyarak namaz kılan kişinin de sehiv secdesi yapması gerekir.
Sehiv secdesi, son oturuşta teşehhüdden ve Peygamberimiz sallallâhu aleyhi veselleme ve Ehl-i beyte salâvattan sonra ve selâmdan evvel yapılır. Tekbir alınıp secdeye varılır. Diğer secdelerde olduğu gibi üç kere, “Sübhâne Rabbiye’l-a’lê ve bi hamdihî” denir, sonra;
“Sübhânellezî lê yenêmü ve lê yeshû” (Uyumayan ve yanılmayan Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) denir. Sonra oturulur ve iki secde arasında okunan: “Rabbiğfirlî verhamnî vecburnî varzuknî vehdinî ve âfinî va’fü annî” (Ya Rabbi! Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle) okunur. Teşehhüd yapılıp selam verilir.
Sehiv secdesi esnasında niyetin dil ile değil, kalp ile yapılması gerekir. Çünkü dil ile yapılması durumunda namaz bozulur. Niyet, imam ve yalnız başına namaz kılmakta olan kişi için şarttır. Muktedîlerin sehiv secdesi için niyet etmeleri şart değildir.
Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017