Şafii Mezhebine Göre Zekat Vermek Kimlere Farzdır?
Şafii mezhebine göre zekat vermek kimlere farzdır? Hangi şartlarda zekat farz olur?
Şafi mezhebi; İmam Şafi’ye (r.a) nisbet edildiği için bu adla anılmıştır. Şâfi mezhebinin kurucusu sayılan İmam Şafi (r.a) 767 (Hicri 150) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu.
Şafi mezhebi önce Mısır’da sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Mâverâünnnehir’de yayıldı. Günümüzde Irak, Suriye ve Anadolu’nun güney ve doğu bölgelerinde Şafi mezhebi yaygındır.
MÜKELLEFTE (ZEKÂT VERECEK KİŞİDE) ARANILAN ŞARTLAR
Bir kimseye zekâtın farz olması, birtakım şartlara bağlıdır. Bu şartların bir kısmı zekât verecek kişiyle, bir kısmı da zekâtı verilecek malla ilgilidir.
Aşağıdaki şartların tamamına sahip olan bir kimsenin zekât vermesi farz olur:
- Müslüman olmak: Gayri müslimler zekât ile mükellef değildir. Önceden Müslüman iken sonradan dinden çıkıp mürted olan kişinin, İslâm’a dönünceye kadar zekât yükümlülüğü ise ortadan kalkmaz.
- Âkil, bâliğ olmak: Aklı olmayan kişinin zekât mükellefiyeti yoktur. Ergenlik çağına gelmemiş çocukların da zekât vermeleri farz değildir. Ancak İmam Şafiî, zengin olan çocukların ve delilerin mallarından, onların adına velilerinin zekât vermesi gerektiğini söylemiştir. Dolayısıyla; çocuğun, delinin ve sefihin mallarına zekât düşer ve bunların zekâtlarını, velileri verir.
- Hür olmak: Köle ve cariyelerin zekât vermeleri farz değildir. Tutuklu ve mahkûm olup ceza evinde bulunan kimseler ise eğer diğer şartları taşıyorlarsa zekâtlarını vermelidirler.
- Mâlikin muayyen olması: Belli bir şahsa veya şahıslara ait bulunmayan malın zekâtı verilmez. Bu yüzden henüz doğmamış ceninin malında zekât yoktur.
Vakfedilen malın zekâtı yoktur. Çünkü bunun sahibi belli değildir. Kamu menfaatinde kullanılan devlet mallarından, umûmî hayır işlerine vakfedilmiş mallardan zekât verilmez. Yoksul ve düşkünler için kurulmuş bir hayır kurumuna vakfedilen mallar, zekâta tâbi olmaz. Mescid, Kur'an kursu gibi kurumlara ve belirsiz şahıslara vakfedilen mallar da zekâta tâbi olmazlar.
- Nisap miktarı mala sahip bulunmak: Nisap; dinin, mallar için koymuş olduğu belli bir ölçü ve miktardır. Peygamberimiz zamanında zekâta tabi mallar için tespit edilen nisap miktarları şöyledir:
- Altın için 20 miskal. Bir Mekke dinarı 4,25 gr’dır. 20 miskal = 85 gram altındır. [1]
- Nakit para ve ticaret malları için, 20 miskal altının kıymet karşılığı olan miktar. Örneğin, altının gramı 200 TL ise 17000 TL’ye sahip olan zengin olur.
- Maden ve defineler için, 20 miskal altının kıymet karşılığı olan miktardır.
- Gümüş için 200 dirhem. Bir Mekke dirhemi 2,975 gr.dır. 200 dirhem = 595 gram gümüştür.
- Koyun ve keçi için 40 adet.
- Sığır ve manda için 30 adet.
- Deve için 5 adet.
- Toprak mahsülleri için 5 vesk. Bu da beş deve yükü mal olup 23x23x35cm. boyutlarında ve yaklaşık 20 litre sıvı gıda alan standart ölçülerdeki 35 teneke ürüne tekâbül etmektedir.
Not: Bir kişi borçlu olsa, bu borcu nisab miktarını geçse bile, elinde bulunan malının zekâtını vermekle yükümlüdür.[2] Hatta kişinin; elindeki malı kadar borcu olsa, nisap miktarını geçtiği anda elindeki malların tamamının zekâtını vermesi gerekir. Çünkü borç, zimmetle alakalı iken, zekât malla ilgilidir. Dolayısıyla borç, zekâta mâni olmaz.
Dipnotlar:
[1] Hadis-i şeriflerde, fıkhî ihtilaflarda Mekke parasının esas alınması gerektiği belirtilmiştir.
[2] Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/125
Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017