Şafii Mezhebine Göre Zekatın Sıhhat Şartları
Şafii mezhebine göre zekatın sıhhat şartları nelerdir?
Şafi mezhebi; İmam Şafi’ye (r.a) nisbet edildiği için bu adla anılmıştır. Şâfi mezhebinin kurucusu sayılan İmam Şafi (r.a) 767 (Hicri 150) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu.
Şafi mezhebi önce Mısır’da sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Mâverâünnnehir’de yayıldı. Günümüzde Irak, Suriye ve Anadolu’nun güney ve doğu bölgelerinde Şafi mezhebi yaygındır.
ZEKÂTIN SIHHAT ŞARTLARI
- Niyet: Yükümlünün, zekât için mal ayırırken veya ayırdığı malı zekât olarak verirken, buna kalbi ile niyet etmesi şarttır, dil ile söylemesi ise sünnettir. Zekâtı, keffâretlerden ve diğer sadakalardan ayırmak gerekir. Mal sahibinin, zekâtı hak sahibine verirken “Bu, benim malımın zekâtıdır.” şeklinde niyet etmesi gerekir.[1] Mal sahibi, zekâtını dağıtması için bir kişiyi vekil tayin ederse, dağıtılacak miktarı vekile teslim ederken niyet ederse bu niyeti yeterli olur. Vekilin zekâtı dağıtırken niyet etmesi vacip değildir. Fakat vekil de niyet ederse daha faziletli olur.
- Temlik: Temlik, zekât olarak verilecek mal veya paranın mülkiyetini zekâtı alan kimseye nakletmek demektir.
Zengin bir kimse, evinde kiracı olarak oturan fakirden ücret almayıp bunu zekâtına saysa, zekâtını ödemiş olmaz. Çünkü bunda fakire temlik yoktur. Yemek hazırlayıp bunu fakirlerin yiyebileceğini ilân etmekle ya da fakirlere yedirmekle kişi zekâtını ödemiş sayılmaz. Ancak, bu yemeği fakirlere teslim etmekle zekât ödenmiş olur.
Zekât niyetiyle fakirin ihtiyacı olan bir elbise alınıp giydirilse veya evi için ihtiyacı olan gıda, temizlik malzemeleri alınsa, evi tamir edilse zekât yerine geçer.
Zekâtın kimlere verileceği Kur'an-ı Kerim'de açıkça belirlenmiştir. Zekâtın, buna ehil olan kimselere verilmesi gerekir. Zekât ile sorumlu olan bir mükellefin ayette belirtilen sekiz gruptan birine zekâtının ulaşıp ulaşmadığını araştırması gerekir. Çünkü zekâtın verileceği sekiz sınıf Kuran’ı Kerim’de belirtildiği için onu, bunun dışındaki yerlere harcama imkânı bulunmaz. Fakir zannedilerek kendisine zekât verilen kişinin daha sonra zengin olduğunun anlaşılması halinde, verilmiş olan zekât, cumhuru fukahâya göre geçerli olmaz.
Devlete verilen vergiler, zekâta sayılamaz. Cami, köprü, okul, baraj ve yol yapım, bakımı için zekât verilemez. Zekât parasıyla ölülere kefen alınamaz, misafir ağırlanamaz.
Verilmesi farz olduktan sonra bir mal telef olsa, sahibi zekât verme yükümlülüğünden kurtulamaz. Bir kişi, malının bir kısmını zekât vermek niyetiyle bir tarafa ayırır, ancak ayırdığı bu miktar, fakire verilmeden telef olursa, mal sahibi sorumludur; vermeye gücü yetse de yetmese de zekât yükümlülüğü devam eder.
Dipnot:
[1] Nevevî, el-Mecmû; 6/158-159
Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017
YORUMLAR