Sağ Elle Taharet Almak ile İlgili Hadisler

Sağ el ne için kullanılır? Sağ elle taharet alınır mı? Sağ elle taharet almak ile ilgili hadisler...

Abdullah bin Katade’nin babası Katade radıyallahu anh’dan nakline göre:

SAĞ ELLE TAHARET ALMAK İLE İLGİLİ HADİSLER

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz küçük abdest bozarken erkeklik uzvuna sağ eli ile dokunmasın. Helâya gittiği vakit sağ eli ile silinmesin, (bir şey) içerken de tek solukta içmesin.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 18/31; Buharî Kitâb’ut-Tahâret, b. 19, c. 1, s. 47; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 18, n. 267, c. 1, s. 225; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 11, n. 15, c. 1, s. 23; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 5, n. 25, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 15, n. 310, c. 1, s. 113)

Hadisin Açıklaması

Sağ el yemek ve içmek için, sol el de temizlik için kullanılır. Sol eli olmayanlar tabii sağ el ile temizlenmeye mecburdurlar.

Tek solukta su içmenin Mahzûru sıhhat yönündendir. Çünkü su tek solukta içilince bardağa solunur. Bardağa solumaksa mikropların suda toplanmasına, mideye daha çabuk inmesine sebeb olur.

***

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zevcesi Hafsa radıyallahu anha’dan: 

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini yemek içmek ve elbisesi için, sol elini de bunların dışındaki işler için kullanırdı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 18/32)

***

Aişe radıyallahu anha dedi ki:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sağ eli temizliği ve yemeği için, sol eli de helâsı, vücudunda ve elbisesinde olan pisliği temizlemek içindi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 18/33; Buharî, Kitâb’ul-Vudu, b. 31, Libas ve Etime; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 19, n. 268, c. 1, s. 226; Tirmizî, Kitâb’us-Salât, b. 428, n. 608, c. 2, s. 506; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 112, c. 1, Kitâbu Zinet n. 5062; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, n. 401)

Hadisin Açıklaması

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elbisesi ve vücuduna bulaşan yıkanması gereken her şeyi sol elini kullanarak yıkardı.

***

Aişe radıyallahu anha’dan: Bir önceki hadisle ayni manâda rivâyet olunmuştur. (Ebû Dâvûd, Taharet, 18/34)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA TUVALET ADABI

İslam’da Tuvalet Adabı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.