Sağlık Bakanlığından Alternatif Tıp Projesi

Sağlık Bakanlığı, hazırladığı "Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tıp Uygulamaları" yönetmelik taslağı ile geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarının kanıta dayalı olarak yapılabilmesi için yeni düzenlemeye gidiyor. Sadece alana ilişkin sertifikası bulunan hekimlerin yapabileceği uygulamalar, geri ödeme kapsamında bulunmayacak.

UYGULAMA YETKİSİ HEKİMLERE VERİLECEK

Birkaç gün içerisinde Resmi Gazete'de yayımlanması öngörülen yönetmeliğe göre, yıllardır çeşitli sağlık kuruluşlarında yapılan akupunktur, hipnoz ve refleksolojiyi de içine alan 15 geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı yöntemi içeriyor.

Bu alanlara giren tabii kaynaklı bitkilerin, hayvansal ürünlerin, madenlerin, suların ve dinsel temaların kullanıldığı yöntemleri tek tek inceleyen Sağlık Bakanlığı, bu tür yöntemlerin belirli sağlık merkezlerinde yapılabilmesi, uygulayıcıların tanımlanması için mevzuat çalışmaları yaptı.

Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarının kanıta dayalı olabilmesi, işlemlerin kayıt altına alınabilmesi için hazırlanan yönetmelik taslağı öncesinde, yurt dışı uygulamaları ve uygulayıcıları inceleyen Bakanlık, vaka çalışmalarının sonuçları değerlendirdi. Bakanlık, bu kapsamda, kanıta dayalı alt yapı, yöntemlerin Türkiye'deki ve yurt dışındaki yaygınlığı, uygulanabilirliği, mevzuat, maliyet analizi, uygulama alanlarını belirledi.

Çalışma sonucunda, akupunktur, hipnoz, refleksoloji (sinir noktalarının belirli tekniklerle uyarılması), hirudoterapi (sülükle tedavi), ozonla tedavi, mezoterapi (deri tedavisi), fizoterapi (hareket yetersizliğine yol açan durumların tedavisi), homeopati (bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan yöntem), osteopati (kas-iskelet sisteminin etkinliği üzerinde duran tamamlayıcı metot), kayroprakti (Omurga ve sinir sisteminin sağlığının korunması için tasarlanan ve uygulanan bir tedavi), maggot (sericata sineğinin steril hale getirilmiş larvalarının kronik yaraların tedavisinde kullanılması), proloterapi (yumuşak doku hasarlarının enjeksiyon kullanılarak tedavi edilmesi), apiterapi (arı ürünlerinin bir ya da birden fazla hastalığın önlenmesi ya da iyileştirilmesi amacıyla kullanılması) ve kupa (hacamat- sağlığı korumak veya hastalıklardan kurtulmak için vücudun belirli noktalarına veya ihtiyaç halinde hemen her yerine kupa kapatmaya ve kan almaya dayanan yöntem) uygulama yapılacak yöntemler olarak belirlenerek, yönetmelik taslağında yer aldı.

HEKİM GÖZETİMİ ALTINDA UYGULAMA YAPILABİLECEK

"Anadolu halk tıbbı" olarak bilinen tedavi yöntemlerinin kanıta dayalı olanların ülkeye kazandırılmasının ve bilinçsizce yapılan uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanan yönetmelik taslağında, uygulayıcıların kimler ve uygulama yapılacak yerlerin nereler olacağı da belirlendi.

Uygulayan kişilerin kesinlikle "hekim" olması zorunlu kılınan yönetmelik taslağına göre, işlem eğitim araştırma hastaneleri ile üniversitelerden alınan sertifikası bulunan uzman, pratisyen, diş hekimlerince yapılabilecek. Diğer sağlık mensupları da eğitimlerini tamamladıktan sonra hekim gözetimi altında uygulama yapabilecek.

Sertifikasyon, denklik, denetleme gibi hususlara açıklık getirilecek olan taslağa göre, uygulama gerçekleştirilecek fiziki mekanlar da üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinde bulunacak ünite ve uygulama merkezlerinde yapılabilecek. Uygulama Merkezleri bünyesinde işlemlerin dışında aynı zamanda araştırmalar da yapılacak. Bu kapsamda, Atatürk, Gazi, Yıldırım Beyazıt, Medipol, Adnan Menderes, Kütahya, Üsküdar, Bezm-i Alem üniversitelerinde Geleneksel Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Merkezi açıldı. Buralarda, özellikle eğitim ve Ar-Ge çalışmaları yapılacak.

Belirlenen yöntemlerden faydalanmak isteyen her vatandaşın yararlanabileceği uygulamalar, geri ödeme kapsamında olmayacak. Vatandaşlar, yaptırdıkları uygulamanın bedelini, kendisi ödeyecek. Özel tedavi olarak devlet ,özel hastane ve diğer sağlık kuruluşlarında yapılabilecek.

KAYNAK: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.