Sağlık Bakanlığından 'özel Çocuklara' Özel Birim

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde down sendromu, otizm ve diğer gelişimsel bozuklukların erken tanı ve tedavi süreçlerinin yürütülerek takiplerinin sağlanacağı özel bir birim kurulacak.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozuklukları Araştırma Komisyonu üyeleriyle Bakanlıkta bir araya geldi, komisyonun üzerinde hassasiyetle durduğu konulara çözüm geliştirme noktasında önemli katkıları olacağını belirtti. 

Komisyon Başkanı ve Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Sağlık Bakanlığının yürüttüğü çalışmalar için Bakan Koca'ya teşekkür etti. Tanı ve tedavinin yanı sıra en önemli meselenin farkındalık ve eğitim sorunu olduğunu aktaran Çelik, illerde yürütülecek çalışmaların ve yerel yönetimlerle iş birliğinin önemine dikkati çekti.

BİREYSEL HİZMET DANIŞMANLIĞI DEVREYE ALINACAK

Komisyon üyeleri Bakan Koca'ya yaptıkları sunumda, en gelişmiş ülkelerde bile benzer sorunların yaşandığına dikkati çekerek tanı, tedavi, rapor, rehabilitasyon ve eğitim gibi başlıklarda yaşadıkları sıkıntıları aktardı.

Ailelerin teşhis ve tedavinin ötesinde sosyal ve psikiyatrik desteğe de ihtiyaç duyduğunu ifade eden komisyon üyeleri, her ailenin ihtiyaç halinde ulaşabileceği "Bireysel Hizmet Danışmanlığı" sisteminin kurulmasının faydalı olacağını dile getirdi.

Komisyon üyelerinin önerisini destekleyen Bakan Koca, bu konuyla ilgili çalışmalara hızla başlayacaklarını söyledi ve aileleri her konuda yönlendirebilecek danışmanlık hizmetlerinin hayata geçirilmesiyle çözüm noktasında önemli aşama kaydedileceğini ve bu sistemin pilot illerden başlayarak devreye alınacağını anlattı.

"ÖZEL DAİRE BAŞKANLIĞI KURULACAK"

Komisyonun çalışmalarını hem Sağlık Bakanı hem de çocuk hastalıkları uzmanı bir hekim olarak yakından takip ettiğini vurgulayan Koca, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bu hastalıklar için özel bir daire başkanlığı kuracaklarına işaret etti.

Erken tanı, tedavi, farkındalık ve devamında geliştirilmesi gereken tüm yaklaşımların bütüncül ve multidisipliner bir çerçevede ele alınacağını ifade eden Koca, Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Toplum Sağlığı merkezlerinin de bu alanda daha fonksiyonel hale getirileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.