Sahabe Döneminde Tefsir Çalışmaları
Sahabe döneminde tefsir çalışmaları nasıldı? Tefsir nasıl bir ilim haline dönüştü?
Sahabenin diğer İslamî ilimlerde olduğu gibi tefsirde de önemi büyüktür. Çünkü onlar ilmi bizzat Peygamber Efendimizden öğrenmişler ve kendilerinden sonraki nesle aktarmışlardır. Peygamber aşığı bu seçkin nesil, Allah'ın dinini daha iyi öğrenebilmek, bunun için de Rasülullahın sünnetini tespit edebilmek için büyük gayret sarf etmişlerdir. Gerektiğinde de Rasülullaha sorular sormuşlardır.
Sahabîler, iş ve meslekleri gereği her zaman Rasülullahın yanında bulunamıyorlardı. Bunun için de Peygamber Efendimiz (a.s.)in verdiği bilgilerden haberdar olabilmek amacıyla, nöbetleşe Hz. Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın yanında bulunmuşlardır. Nöbet sırası kendisinde olan sahabî, Rasülullah’tan o gün öğrendiği bilgileri diğerlerine aktarmıştır. Sahabîler, öğrendikleri bilgilerin zihinlerine iyice yerleşmesini sağlamak için de günü gününe müzakeresini yapmışlardır.
Sahabîler, Rasülullah Efendimiz (a.s.)’ın vefatından sonra da bu faaliyetlerine devam etmişler, hatta bunun için çeşitli ilim merkezlerine seyahatler yapmışlardır. Onların bu seyahatleri yapmaktaki asıl amaçları, bilemedikleri konuları, buralara göç edip yerleşmiş olan âlim sahabîlerden öğrenmek, tereddüde düştükleri hususları araştırıp bu konularda da kesin bilgiye sahip olmaktı.
Sahabîler Kur'an'ın nazil olduğu dönemde yaşadıkları için ayetlerin pek çoğunun nüzul sebebini biliyorlardı. Bu itibarla ayetleri tefsir ederken onun anlamı ve ihtiva ettiği hükmün sebebi arasındaki bağlantıyı tespit etmekte zorlanmamışlardır.
Zaman geçtikçe pek çok insan İslam'ı kabul etti ve Müslüman oldu. Bu durum yeni Müslüman olan kimselere İslamî hükümlerin öğretilmesini, bunun için de Kur’an-ı Kerim'in tefsir edilmesini gerekli hale getirmişti. Peygamber (a.s.) da vefat etmiş olduğundan bu görevi, onun yetiştirdiği sahabîler üstlenmişler ve en iyi şekilde de yerine getirmeye çalışmışlardır.
Sahabîler Kur'an'ı tefsir ederken öncelikle Peygamberimizin hadislerini esas almışlar ve gerektiği zaman da kendi görüşlerini belirtmişlerdir.
Örneğin, Bakara sûresi’nde:
"Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın..."[1] buyrulmaktadır. Bu ayette geçen "fitne" kelimesini Abdullah b. Ömer (r.a.), "küfür ve şirk" olarak tefsir etmiştir. Bir diğer sahabî Abdullah b. Abbas (r.a.) da Abdullah b. Ömer'in bu tefsirini desteklemiştir.[2]
Sahabenin hepsinin Kur'an'ı anlamadaki ilmî seviyesi, sünnet ve hadis bilgisi aynı derecede değildir. Zira her birinin kabiliyet durumu farklıdır. Bazıları da Rasülullah’ın sohbetlerinde diğerlerine göre daha az bulunmuştur. Bazısı da Rasülullah’tan öğrendiği bir konuyu daha sonra unutabilmiştir. Bundan dolayı sahabeden bazıları Kur'an'ı tefsir etmekten kaçınmışlar, bilemedikleri hususları diğer sahabîlere sormuşlardır.
Tefsirde meşhur olan sahabîler şunlardır:
Başta Hulefa-i Raşidîn (Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali) olmak üzere tefsir alanında öne çıkmış sahabîler şunlardır:
- Abdullah b. Mesud
- Abdullah b. Abbas
- Ubey b.Ka’b
- Zeyd b. Sabit
- Abdullah b. Ömer
- Abdullah b. Zübeyr
- Ebu Mûsâ el-Eş’âri
[1] Bakara, 193
[2] Muhammed b. Cerir et-Taberî, Camiu'l-Beyan an-Te'vîli Ayi'l-Kur'an, III, 570-571.