Sahabenin Endişesi

Sahabiler

Efendimizin (s.a.v) muhabbeti, sevgisi, aşkı ile beslenen sahabenin en büyük endişesi neydi? Sahabe hangi söz, müjde için "Bizi hiçbir söz kadar sevindirmemiştir.” buyuruyor?

Sevban -radıyallâhu anh- dünyada muhtemelen bir dikili ağacı, bir çadırı bile olmayan fakir bir âzadlı köleydi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in huzûruna gelir, sohbetini dinler, hâlden hâle geçer, yine giderdi. Tekrar gelir, yine sohbetini dinler, hâlden hâle geçerdi.

Bir gün huzûr-i saâdete geldi. Hassas bir gönle sahip olan Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, onun hüzün ve keder içinde olduğunu fark etti.

“–Sevban nedir derdin?” buyurdu.

Sevban -radıyallâhu anh- içli içli anlattı:

“–Anam, babam ve bu cânım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Sohbetinde hâlden hâle geçiyorum. Eve gidiyorum hasret kalıyorum. Nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran… Dünyada böyle olunca âhirette nice olur diye dertleniyorum.

 Orada siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil!

Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ın Rasûlü!”

BİZİ BU SÖZ KADAR HİÇBİR ŞEY BU KADAR SEVİNDİRMEMİŞTİR

Bunun üzerine Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeyi indirdi:

“Kim Allâh’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar; Allâh’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 69) (Bkz. Vâhidî, s. 168-170)

Peygamberimiz de, bu taleple kendisine gelen sahâbîlerine şu ölçüyü bildirdi:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)

Enes -radıyallâhu anh- der ki:

“İslâm’a girmekten başka hiçbir şey bizi (ashâb-ı kirâmı) Allâh’ın Nebîsi’nin;

«Muhakkak sen sevdiğinle berabersin.»sözü kadar sevindirmemiştir.” (Müslim, Birr, 163)

Zira;

Dünyada Rasûlullah Efendimiz’in sahâbîsi olma şerefine nâil olan ashâb-ı kirâmın;

  • En büyük arzusu, âhirette de O’nunla beraber olabilmekti.
  • En büyük korkuları, ukbâda O’ndan ayrı düşmekti.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Temmuz, Sayı: 233