Sahabenin Peygamberimize Olan Sevgi ve Bağlılığı

Sahabiler

Sahabenin Peygamber Efendimize (s.a.v) olan sevgi ve bağlılığı nasıldı? Hz. Osman'dan (r.a) bu soruya cevap verecek muhteşem bir örnek...

Hicretin altıncı yılında; Peygamberimiz ashâbıyla beraber, umre niyetiyle Mekke’ye doğru yola çıktı. Fakat müşrikler Kâbe’yi ziyarete mâni oldular. Müslümanlar Hudeybiye’de beklerken Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz’in elçisi olarak Mekke’ye gitti. Müşriklere; niyetlerinin sadece umre yapıp dönmek olduğunu anlattı. Müşrikler izin vermediler. Akrabaları ise Hazret-i Osman’a, şayet istiyorsa yalnızca kendisinin Kâbe’yi tavâf edebileceğini söylediler. Osman -radıyallâhu anh- ise, Allah Rasûlü’ne olan sadâkatini tescilleyen şu muhteşem cevabı verdi:

“–Hazret-i Peygamber Kâbe’yi tavâf etmedikçe ben de edemem! Ben Beytullâh’ı ancak O’nun arkasında ziyaret ederim. Allah Rasûlü’nün kabul edilmediği bir ibâdette bile ben yokum!..” (Ahmed, IV, 324)

İşte ashâbın müstesnâ hâli:

“Bir işte Allah Rasûlü varsa varım, O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yok ise yokum!”

Necip Fazıl, bu güzel hâli şöyle ifade eder:

Müjdecim, kurtarıcım, efendim, Peygamberim,

Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!

Hadîs-i şerifte buyurulur:

“Kişi, sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Bugün hayatlarımızı, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ve ashâb-ı kirâmın hayatıyla mîzân etmemiz gerekmektedir.

Hayatlarımızda, ibâdetlerimizde, muâmelâtımızda, evimizde ve işyerimizde, Allah Rasûlü var mı? Yani O’nun sünneti var mı?

Yaşayışlarımız, mekânlarımız, hâllerimiz, kılık kıyafetlerimiz, kazançlarımız, çarşımız, pazarımız, düğünümüz, derneğimiz Allah ve Rasûlü’nün ölçülerine ne kadar mutâbık?

Yoksa kimin ve kimlerin ölçülerine uymakta? Şahsiyetimiz, Fahr-i Kâinât Efendimiz’e ittibâ hâlinde değilse, kimleri taklit hâlinde?

Kimle beraberiz?

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ocak, Sayı: 179