Sahabeyi Sevindiren Müjde
Sahabe hangi habere çok sevinmişti? Efendimizin (s.a.v) sahabeyi sevindiren müjdesi...
Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle nakleder:
Bedevînin biri Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e gelerek;
“–Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sormuştu.
Fahr-i Cihân Efendimiz de ona;
“–Kıyâmet için ne hazırladın?” diye suâl edince, bedevî;
“–Âhiret için öyle çok (fazla) oruç, (çokça nâfile) namaz ve (bol bol) sadaka hazırlayabilmiş değilim. Ancak (kendi gücüm nisbetinde yapabildim. Lâkin) ben Allâh’ı ve Peygamberi’ni seviyorum!” cevabını verdi.
O zaman Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
“–O hâlde sen, sevdiğinle berabersin!” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 96)
Bu hadîs-i şerîfi duydukları zaman ashâb-ı kiram çok sevinmişlerdi. Hattâ Enes -radıyallâhu anh-’ın söylediğine göre; İslâmiyet’le şereflendikten sonra, hiçbir şeye böylesine sevinmemişlerdi. Kendisi de sevincini şöyle dile getirmişti:
“–Ben Allâh’ı, Rasûlü’nü, Ebûbekir’i ve Ömer’i seviyorum. Onların yaptığı ibâdetleri ve güzel hareketleri yapamasam bile, onlarla beraber olmayı umuyorum.”
Yine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bir sohbetinde Sevbân -radıyallâhu anh-, Habîbullah Efendimiz’e pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. Gayet ızdıraplı bir hâli vardı. Öyle ki onun bu hâli, Âlemlerin Efendisi’nin dikkatini çekti. Merhametle sordular:
“–Ey Sevbân, senin benzini sarartan nedir?”
Sevbân -radıyallâhu anh-, bu iltifat ile muhabbet çağlayanı hâline gelen sevdalı gönlüyle şöyle dedi:
“–Anam, babam ve bu cânım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Sen’in hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dünyada böyle olunca âhirette nice olur, diye dertleniyorum. Orada siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ın Rasûlü!”
Bunun üzerine Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeyi indirdi:
“Kim Allâh’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar; Allâh’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu;
- Peygamberler,
- Sıddîklar,
- Şehidler ve
- Sâlihlerle beraberdir.
Bunlar ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 69) (Bkz. Vâhidî, s. 168-170)
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; âhirette kendisiyle beraberlik endişesiyle kavrulan ashâb-ı kirâma ve ayrıca kıyâmete kadar gelecek olan ümmetin muhabbet ve aşk kafilesinin yanık gönüllerine sevinç dolu bir müjde sadedinde şöyle buyurmuşlardır:
“Kişi sevdiği ile beraberdir…” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)
Tabiî ki; samîmî muhabbet, itâat ve teslîmiyet şartı ile…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Ocak, Sayı: 227