Sahabi Peygamberimizden Ne Almıştı?

Sahâbî, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den ne almıştı? 

Sahâbî, Peygamber Efendimizden (s.a.v.) şu iki şeyi almıştı:

1- İn’ikâs (Akis­len­me, yan­sı­ma, Allah Rasûlü’nün hâliyle hâllenme, yoğun bir hâl transferi ve feyz akışı),

2- Akrabiyetin tahsîli. Yani Allâh’a yaklaşmanın, O’nu kalpte tanıyabilmenin tâlim ve terbiyesi.

Ashâb-ı kirâmda Allah, kâinât ve nefse dâir yeni bir anlayış meydana gelmişti. Güneşin, küçücük bir aynaya aksetmesi misâli, güçleri yettiği ölçüde Allah Rasûlü’nün hâliyle hâllenebilmek, onların en ulvî gâyeleri olmuştu. Bu sâyede onların hayatında hayır ve hak bütün güzelliği ile, şer ve bâtıl da bütün çirkinliği ile netleşti. Her davranış ve her nefeste Allah rızâsını aramak, bir hayat düstûru hâline geldi.

SAHABE "İMAN İMTİHANI"NI YAŞADI

Onlar cömertti, merhametliydi, hizmet ehliydi, fedâkârdı, diğergâmdı, îsâr ehliydi, ibadet iştiyâkıyla doluydu…

Sahâbe-i kirâm, Mekke’de bir îman imtihânı yaşadı. Îmânına engel teşkil edecek bütün mânîleri bertarâf etti. İslâm kimliğini sergileyebilmek uğruna an geldi malını, yeri geldi canını fedâ etti. Mekke’de yaşanan îmânın vecd ve heyecanı, Medîne’deki emsâlsiz medeniyet inkişâfının gönül dokusunu ve mânevî alt yapısını hazırladı.

Böylece Allâh’ın bütün mahlûkâtına huzur veren bir İslâm toplumu inşâ edildi. Fitne ateşiyle kavrulan çöller sükûn buldu, ağaçlar bile huzura erdi, yeşillikler arttı. Gereksiz yere yaş bir dal koparmak yasaklandı. İslâm’ın getirdiği hak ve hukuk anlayışıyla insanlık gibi nebâtat ve hayvanât bile zulümden kurtuldu, huzura kavuştu…

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet Toplumu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.