Sahabinin Canını Malını Hırsızdan Korumasına Vesile Olan Duası

DUALAR ve ZİKİRLER

Ölümle burun buruna gelen bir sahabinin Allah’a yakarışı ve kabul olan duası.

Ebû Mı’lâk isminde bir sahâbî vardı. Bu zât, başkaları ile ortaklık kurarak ticâret yapardı. Dürüst ve takvâ sâhibi bir kimseydi. Bir defâsında yine yola çıkmıştı. Karşısına çıkan silahlı bir hırsız:

“–Neyin varsa çıkar, seni öldüreceğim.” dedi. Ebû Mı’lâk:

“–Maksadın mal almaksa al!” dedi. Hırsız:

“–Ben sâdece senin canını istiyorum.” dedi. Ebû Mı’lâk:

“–Öyleyse bana müsâade et de biraz namaz kılayım.” dedi. Hırsız:

“–İstediğin kadar kıl!” dedi. Ebû Mı’lâk namazını kıldıktan sonra şöyle duâ etti:

“Ey gönüllerin sevgilisi! Ey yüce Arş’ın sâhibi! Ey her istediğini yapan Allâh’ım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve Arş’ını kaplayan nûrun hürmetine beni şu (hırsızın) şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdâda koşan Allâh’ım, yetiş imdâdıma!”

Ebû Mı’lâk, bu duâyı üç defâ tekrarladı. Duâsını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizâsında tutan bir süvârî peydâ oldu ve hırsızı öldürdü.

Allâh’ın lûtfuyla kurtulan sahâbî, o süvârîye:

“–Sen kimsin? Allâh seni vasıta kılarak bana yardım etti!” diye sordu.

Süvârî:

“–Ben dördüncü kat semâ ehlindenim. İlk duânı yapınca semâ kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa duâ edince, gök ehlinin gürültüsünü işittim. Üçüncü defa duâ edince, «Zorda kalan biri duâ ediyor!» denildi. Bunu duyunca Allah’tan, hırsızı öldürmeye beni memur kılmasını istedim. Allah Teâlâ da arzumu kabûl etti ve geldim. Şunu bil ki, abdest alıp dört rekât namaz kılan ve bu duâyı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duâsı kabûl edilir.” dedi. (İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 182)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları