Sahte Sahabiler

Sahte sahâbîler kimlerdir? Sayıları onu geçen sahte sahâbîlerden meşhur olanlar…

Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) kendisinden 100 yıl sonra o gün hayatta olanlardan hiç kimsenin yaşamayacağına dair sözü (Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 217) sahâbe asrının 110 (728) yılı civarında sona ereceği şeklinde anlaşılmış ve son sahâbî Ebü’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile (r.a.) de bu tarihte vefat etmiştir.

 Buna rağmen 140 (757) yılından itibaren İslâm dünyasının değişik yerlerinde Hz. Peygamber’i (s.a.v.) gördüğünü, onunla sohbet ettiğini, savaşlara katıldığını, ondan tavsiye ve emirler aldığını, onun dualarına mazhar olduğunu, bu sebeple yüzyıllar boyu yaşadığını iddia eden sahte sahâbîler türemiştir. Tabakat kitaplarında ismi geçen bu kişilerden bir kısmının sahâbî olabileceğini söyleyenler de bulunduğu için hadis âlimleri bunların durumlarını araştırmış ve yalan söylediklerini ortaya çıkarmıştır.

SAHTE SAHABİLER

Sayıları onu geçen sahte sahâbîlerden meşhur olanlar Meklebe b. Melkân el-Hârizmî (ö. 140/757 yılı civarında), Serbâtek el-Hindî (ö. 336/947), Ca‘fer b. Nestûr er-Rûmî (ö. 350/961 yılı civarında), Esed et-Türkî (ö. 500/1106 yılı civarında), Kays b. Temîm et-Tâî el-Eşec (ö. 517/1123 yılı civarında), Rebî‘ b. Mahmûd el-Mardinî (ö. 602/1205) ve Reten b. Nasr el-Hindî’dir (ö. 632/1234) (bk. Avcı, II/4 [2004], s. 221-222).

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

İLK İMAN EDEN SAHABİLER

İlk İman Eden Sahabiler

EN ÜSTÜN SAHABİLER

En Üstün Sahabiler

EN SON VEFAT EDEN SAHABİLER

En Son Vefat Eden Sahabiler

SAHABİLERE SAYGIMIZI NASIL GÖSTEREBİLİRİZ?

Sahabilere Saygımızı Nasıl Gösterebiliriz?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.