Sahur ve İftarda Probiyotik Gıdaları Tüketmeyi İhmal Etmeyin Tavsiyesi

Sahur ve iftarda probiyotik gıdaları tüketmenin faydaları neler? Uzmanından ‘sahur ve iftarda probiyotik gıdaları tüketmeyi ihmal etmeyin’ tavsiyesi.

İstanbul Kültür Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürhan Raif Çiftçioğlu, Ramazan’da vücut dengesini bozmamak için sağlıklı beslenmenin önemli olduğunu ifade etti.

Sahurun kahvaltı, iftarın da akşam yemeği gibi düşünülebileceğini belirten Çiftçioğlu, uzun süren açlık ve susuzluktan sonra iftar sofrasında birdenbire ve aşırı miktarda yemek yenilmesinin reflü, hazımsızlık ve kabızlık gibi bazı sorunlara neden olabileceğini dile getirdi.

RAMAZAN’DA BESLENME NASIL OLMALI?

Çiftçioğlu, bu nedenle öncelikle çorba, salatalık, domates ve zeytin gibi hafif besinlerle oruç açılmasını ve azar azar su içilmesini önererek, “15-20 dakika sonra az yağlı bir et yemeği veya etli sebze yemeği, bol salata tüketilmesi daha yararlı olacaktır. Bu süreçte azar azar su tüketimine devam edilmelidir.” dedi.

Ramazan’da kavurma ve kızartma şeklindeki yemek pişirme yöntemleri yerine, fırın, haşlama ve buğulama gibi yöntemleri tavsiye eden Çiftçioğlu, şöyle devam etti:

“Vücudumuz bir yandan yeni beslenme düzenine alışırken, diğer yandan sindirim bozukluklarına neden olacak ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durmakta fayda var. Yine sindirimi kolaylaştırmak için porsiyonlar azar azar tüketilmeli ve yemek iyice çiğnenmelidir. Bu durum, Ramazan bittikten sonra normal beslenme düzenine geçilecek ilk hafta için de geçerlidir.”

Ramazan’da beslenme düzeni iki öğüne düştüğünden sahura mutlaka kalkılması gerektiğini vurgulayan Çiftçioğlu, şu tavsiyelerde bulundu:

“Sahura kalkıldığında bir bardak süt, bir kase yoğurt gibi sindirim sistemini rahatlatacak besinler tüketilmelidir. Yine kahvaltılık, zeytinyağlı ve etli sebze yemekleri gibi sindirim sistemini yormayacak besinler, gün boyunca tok kalmaya yardım edecek protein kaynağı yumurta ve unlu mamuller, pirinç yerine özellikle posa miktarı yüksek tam buğday, kepek, yulaf, bulgur gibi tahıllar veya tahıl ürünleri, yapraklı sebzeler ve roka, marul gibi besinler tercih edilmelidir. Ertesi gün vücudun susuz kalmasını engelleyecek şekilde su, su içilemiyorsa ıhlamur çayı gibi şekersiz bitkisel çaylar tüketilmelidir.”

Çiftçioğlu, salgın dönemine denk gelen ramazanda tok tutacak ve vücut direncini arttıracak besinlerin tüketilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Özellikle bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak yoğurt, turşu, kefir, tarhana ve zeytin gibi probiyotik besinlerin, ayrıca posa ve oligosakkaritten zengin pırasa, yer elması, enginar, kereviz, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, ıspanak, fasulye, mercimek, muz, üzüm, çilek, elma gibi prebiyotik içerikli gıdaları tercih etmekte yarar var.” ifadelerini kullandı.

“VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRACAK BESİNLER TÜKETİN” ÖNERİSİ

Koronavirüsle mücadele döneminde vücudun direncini düşürmeyecek beslenme modelini öneren Çiftçioğlu, şunları kaydetti:

“Sahurda, iftarda ve ara öğünlerde probiyotik gıdaların tüketimi ihmal edilmemelidir. Yemeklerde yoğurt, tarhana, zeytin ve turşu tercih edilebilir, ara öğünlerde kefir, boza ve fermente gıdalar abartıya kaçmadan tüketilebilir. Günde 3 tam ceviz veya 15 badem ya da fındık tüketmek vitamin ihtiyacımız açısından da katkı yapacaktır. İftarla sahur arasında düzenli aralıklarla azar azar 2-2,5 litre su tüketmek çok önemlidir. İftarda hamur işi tatlılardan kaçınılmalı, daha hafif, güllaç, sütlü tatlılar gibi tatlılar tercih edilmelidir. Birkaç dilim tam buğday, yulaflı veya kepekli ekmek tüketilebilir.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.